Düşük kurun acısı ücretten çıkıyor!
Baskılanan döviz kuru ücretlerin dolar bazında Avrupa ile yarışır hale gelmesine yol açarken, bu durum çalışma barışını da tehdit etmeye başladı. Sendikal örgütlenmenin de olduğu bazı fabrikaların mevcut toplu iş sözleşmelerinde öngörülen zamlarla yola devam edemez hale geldiği belirtiliyor. İşveren istihdam azaltma ya da zamları öteleme formüllerini masaya getirirken, işçi sendikaları fabrikaların sözleşmeye uymamama gibi bir hakları olmadığını savunuyor. Birçok sektörde grev ihtimali artarken, artık işverende de “Gerekirse grev olsun” yaklaşımı ağır basmış durumda.
Merve Yiğitcan |MERVE YİĞİTCAN – İSTANBUL
İş dünyasının düşük kur ile imtihanı bitmiyor. Özellikle son 2 yıldır baskılanan döviz kuru nedeniyle ihracatta rekabet gücü aşınan birçok sektörde pazar kaybının önüne geçilemezken, dolar bazında birçok Avrupa ülkesi ile yarışan ücretler de talebin daraldığı son dönemde işveren ile çalışanı karşı karşıya getiriyor.
EKONOMİ’nin iş dünyası kaynaklarından edindiği bilgiye göre, başta otomotiv olmak üzere önemli ihracatçı sektörlerde toplu iş sözleşmeleri (TİS) fabrikaları zor duruma soktu. Henüz resmi talep olmamasına rağmen, bazı fabrikaların mevcut toplu iş sözleşmelerinde öngörülen ücret artışlarıyla devam etmekte zorlandığı, bir ara formül geliştirmek için sendikalarla görüşme hazırlığında olduğu, bir diğer seçenek olarak da istihdam çıkışlarını hızlandırmayı değerlendirdiği öğrenildi.
Otomotiv sektöründen bir kaynağın aktardığına göre, geçmiş iki yılda toplu iş sözleşmelerinde olağandan farklı olarak yüksek oranlı artışların olduğunu, işverenlerin de o dönem ihracat talebinin canlı olması nedeniyle bu artışları karşılayabildiğini, ancak bugün gelinen noktada talebin daralmasından dolayı üretim maliyetlerinin karşılanamadığını, işverenin toplu iş sözleşmesindeki yükümlüklerini yerine getirmekte zorlandığını anlattı.
Bazı firmaların, ocak ayında yapması gereken ücret artışlarını haziran ayına ötelemek, bazılarının da bir dönemi pas geçmek için çözüm geliştirmeye çalıştığını aktaran sektör temsilcisi, fabrikaların işçi çıkarmamak adına birtakım formüller üzerinde yoğunlaştığını, bu konuda sendikalarla görüşme hazırlığında olduğunu dile getirdi. Şu anda otomotiv sektöründe servis ve yemek dahil edildiğini saatlik ücretlerin 14 Euro’yu bulduğu belirtiliyor. Bu tutar Bulgaristan’da 7 Euro iken Polonya’da 9,5 Euro civarında.
Grev ihtimali artıyor
EKONOMİ’nin ulaştığı işveren kesimi kaynakları da, ana problemin düşük kur olduğunda hemfikir... Türkiye’de işçiliğin yüksek olmadığını, ancak kurun düşük olduğunu savunan kaynaklar, toplu iş sözleşmesi olsun olmasın bu sorunun birçok işletmeyi zorlamaya başladığını ifade etti. Sadece sanayide değil hizmetler sektöründe de benzer sorunların olduğunu ifade eden kaynaklar, firmaların zam yapmakta zorlandığını, genel olarak birçok sektörde grev ihtimalinin arttığını, işverenin de artık “Gerekirse grev olsun” yaklaşımını benimsemeye başladığı uyarısında bulundu.
Büyük sanayiciler de yabancı işçiye kaldı
Yine önde gelen bir meslek örgütü temsilcisi de belli sektörlerde toplu iş sözleşmelerinden dolayı bazı fabrikaların sorun yaşamaya başladığına ilişkin bilgileri doğrularken, mevcut maliyetlerle işletmelerin ayakta kalmasının giderek zorlaştığını dile getirdi. Henüz çok yaygın olmamakla beraber bazı fabrikaların mevcut TİS’lerle işlerini sürdüremez hale geldiğini, bu nedenle kapanma tehlikesi ile karşı karşıya olanların ücret artışlarına bir formül bulmaya çalıştığını dile getiren kaynak, bunun yanında sanayicilerin yurtdışından işçi transferlerinin de arttığına, bu şekilde maliyetlerini düşürmeye çalıştığına işaret ediyor.
Bu noktada EKONOMİ’ye ulaşan bir bilgiye göre, Türkiye’nin köklü sanayi geçmişi olan gruplarından biri de 300 kadar Asyalı çalışanı Çalışma Bakanlığı’ndan izin alarak Türkiye’ye getirmiş durumda. Sadece sanayide değil tarımda ve turizmde de yabancı işçi transferinin hızlandığı da gelen bilgiler arasında.
Tüm kesimler bu dönemde hassas olmalı
Bu konuya yönelik sorularımızı yanıtlayan metal sektöründen bir ihracatçı da, gelişmeleri doğrularken sendikalı olsun olmasın bazı fabrikaların ocak zamlarını ötelemeyi düşündüğünü, bazılarının da zam yapacağını ancak çalışan kadrosunda yüzde 10-20 arası küçülmeye gitmeyi planladığını ifade etti. Bu dönemde patronların da, çalışanların da, sendikaların da hassas olması gerektiğini savunan sektör temsilcisi, “Tüm kesimler aynı gemideyiz” ifadelerini kullandı.
DİSK: MEVCUT SÖZLEŞMELER BAĞLAYICIDIR, AKSİ MÜMKÜN DEĞİL
Toplu iş sözleşmelerinin olduğu bazı fabrikalarda yaşanan son gelişmelerle ilgili gelen bilgileri DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’na da sorduk. EKONOMİ’ye değerlendirmelerde bulunan Çerkezoğlu, “Eğer bir işyerinde toplu iş sözleşmesi varsa, sözleşmenin süresi içinde işçi ve işverenin de yükümlülükleri var. Koşullar ne olursa olsun işverenin o sözleşmeyi uygulamaması gibi bir hakkı söz konusu değil. Dolayısıyla bizim örgütlü olduğumuz işyerlerinde de bu tip ekonomik zorluklar dile getiriliyor olabilir ama yasal olarak TİS’e uymamak mümkün değil. İş yeri kapanması, iflas veya konkordatolarda başka mekanizmalar devreye girer ama olağan koşullarda mevcut sözleşme bağlayıcıdır” dedi.
Türkiye’de ekonomik tablonun çok sıkıntılı olduğunu vurgulayan Çerkezoğlu, “Biz DİSK olarak Türkiye’de en iyi toplu iş sözleşmelerini yapıyoruz. Ama enflasyon sorunu o kadar yüksek ki aldığımız en iyi ücret artışları bile birkaç ay sonra uçup gidiyor. Alım gücü Türkiye’de çok hızla geriliyor. Temel mesele mevcut ekonomik politikaların değişmesi ve bu tablonun düzelmesi” ifadelerini kullandı.