Dünya Bankası: Türkiye'nin büyümesi aşılama başarısına bağlı
Dünya Bankası tarafından hazırlanan Türkiye Ekonomik İzleme Raporu düzenlenen bir panel ile tanıtıldı. Rapor Nisan ayı içinde yayımlanmıştı. Toplantının açılışında konuşan Dünya Bankası Türkiye Direktörü Aguste Tano Kouame, Türkiye ekonomisinin salgın ortamında direnç gösterdiğini ancak gelecek döneme hazırlanması gerektiğini vurguladı.
Haber Merkezi |Rapora yönelik değerlendirmelerde bulunan Dünya Bankası Makroekonomi, Ticaret ve Yatırım Birimi Kıdemli Ekonomisti David Knight ise Türkiye’nin gelecek dönem başarısında belirleyici unsurun aşılamada sağlayacağı ilerleme olduğunun altını çizdi. Türkiye’nin yatırım düzeyinin potansiyelinin bir miktar altında olduğunu, uygun ortam ile bu potansiyelin harekete geçmesinin olumlu bir süreç olacağını kaydeden David Knight buna karşılık belirsizliklerin risk unsuru olarak görüldüğünü kaydetti.
David Knight, Türkiye’nin aşılama başarısının yanında dış şoklara karşı tamponlarını güçlendirmesi, para politikasını sıkı tutması gerektiğini vurgularken, özellikle ABD ve diğer bazı gelişmiş ülkelerin para politikasını sıkılaştırmasının Türkiye’nin cari açık finansmanına olumsuz etki edebileceğine işaret etti. David Knight, bahar aylarında Dünya Bankası tarafından Türkiye’nin 2021 büyümesinin yüzde 5’e revize edildiğini hatırlattı.
Hakan Bulgurlu: Sanayi açısından umutluyum ama Avrupa kapısı açık olmalı
Toplantının panel bölümünde konuşan Arçelik Genel Müdürü Hakan Bulgurlu ise görünen senaryoda Türkiye’nin aşılamayı hızla tamamlayacağı beklentisinde olduğunu kaydetti. Hakan Bulgurlu buna karşılık Türkiye’nin ihracat için Avrupa’nın kapısının açık olmasına ihtiyacı bulunduğunu belirterek, “Avrupa yeşil şartını uygulayacak. Türkiye’nin bu pazarı kaybetmemesi gerekiyor. Bu büyük bir risk. O nedenle Paris Anlaşmasını onaylamamamız gerekiyor” dedi. Hakan Bulgurlu, Türkiye’de yatırımların çok hızlı artabileceğini, salgın nedeniyle ertelenmiş çok yatırım kararı bulunduğunu vurguladı. Hakan Bulgurlu, kaynak dağılımında sanayinin öne çıkmasını beklediğini de söyledi.
-Hakan Kara: Merkez Bankası bağımsızlığı ve kurumsal düzenleme gerekli
Eski Merkez Bankası Başekonomisti Hakan Kara ise Türkiye’nin aşılamada başarı sağlaması halinde yıl içinde bazı dengeleri sağlayabileceğini ancak turizm ve cari açıktaki riskin sürdüğünü kaydetti. Türkiye’nin ABD’nin parasal sıkılaştırması halinde finansal zorluklar yaşayabileceğini, turizm gelirinin azalmasının hala cari işlemler açığına negatif etki ettiğini belirtirken, yapılması gerekenlerin başında Merkez Bankası’nın bağımsızlığının Anayasal hale getirilmesi ve yöneticilere atama garantisi verilmesi olduğunu, Türkiye’nin finansal riski ve enflasyonla mücadelesinde bu unsurların kritik olduğunu kaydetti.
Hakan Kara, “18 yıl Merkez Bankası’nda görev yapmış biri olarak söylüyorum, Türkiye’de enflasyonun düşürülmesi hiçbir zaman ana hedef olmadı. Daha kısa vadeli faydalar uğruna enflasyona göz yumuldu” dedi.
-Büyüme ikiye katlanabilir!
Hakan Kara, 2021 ilk çeyrek için çok güçlü bir büyüme beklediğini, ikinci çeyrekte bir miktar yavaşlama olabileceğini ancak yıl sonunda yüzde 6 büyüme tahmin ettiğini belirtti. Hakan Kara buna karşılık çok başarılı bir aşılamanın ardından turizmde beklenmedik bir iyileşme ve uluslar arası risklerin gerçekleşmemesi, bütün koşulların olumluya döndüğü durumda halinde büyümenin çift haneye çıkabileceğini kaydetti.
-David Knight :Yatırım verimli alanlara yapılmalı
Panel bölümünde bir soruyu yanıtlayan David Knight Türkiye’nin yatırımlarında hızlanma beklediklerini ancak burada da yatırımları verimli alanlara yönlendirilmesinin önemli olduğunu kaydetti. Knight Türkiye dahil gelişmekte olan ülkelerde 2015 yılından bu yana faktör verimliliğinin olmadığını hatırlattı.
Faktör veri
Dünya Bankası Beşeri Kalkınma Program Lideri Heba Elgazzar da Türkiye’nin insan kaynaklarını yönetmede adımlar atması gerektiğini belirterek, demografik fırsat penceresinde sürekli genç işgücü sağlanan dönemin sona erdiğini, yaşlıların daha verimli çalışma alanlarına yönlendirilmesi gerektiğini kaydetti. Elgazzar, yoksulluğun 2012 yılı seviyesine yükselmesinin dikkat çekici olduğunu ancak bunun istikrarlı ve dezavantajlı gruplara erişim sağlayan programlarla tersine döndürülebileceğini vurguladı.