Doç. Dr. Sakal: Küresel turizm emisyonları hızla artıyor, teknolojik gelişmeler yetersiz kalıyor
Kapadokya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doçenti Halil Burak Sakal, küresel turizm emisyonlarının hızla arttığına dikkat çekerek, bu konuda teknolojik gelişmelerin de yetersiz kaldığını bildirdi.
Haber Merkezi |Doç. Dr. Sakal, yapılan yeni bir araştırmaya göre, 2019 itibarıyla turizm kaynaklı sera gazı emisyonlarının 5,2 gigaton CO₂-e’ye ulaşarak, küresel toplamın yaklaşık yüzde 8,8’ini oluşturduğunu ifade etti.
Turizm sektöründe karbon emisyonları 2009-2019 arasında yıllık ortalama yüzde 3,5 arttığının altını çizen Sakal, “küresel ekonominin genel emisyon artışı yüzde 1,5 seviyesindeydi. Bu da turizmin diğer sektörlere oranla karbonsuzlaşmada çok daha zorlandığını ortaya koyuyor.” dedi.
Doç. Dr. Halil Burak Sakal, teknolojik iyileşmeler ve tedarik zincirindeki verimlilik artışlarının talebin hızlı yükselişinin gerisinde kaldığını bildirerek, “Özellikle artan gelir düzeyleri, nüfus büyümesi ve sık seyahat etme alışkanlığı, teknoloji ile sağlanan karbon azaltımlarını etkisiz hale getiriyor.” diye konuştu.
Türkiye’nin turizm kaynaklı karbon emisyonları Yunanistan’dan yüksek
Türkiye ve Akdeniz Çanağı’ndaki İtalya, İspanya ve Yunanistan gibi ülkeler için verilerin çarpıcı sonuçlar içerdiğine dikkat çeken Doç. Dr. Sakal, şunları kaydetti:
“Karşılaştırıldığında, Türkiye’nin ham kişi başına turizm karbon ayak izi (0,15 t/kişi), Yunanistan, İspanya ve İtalya’dan belirgin şekilde daha düşük. Ancak, seyahat etme eğilimi hesaba katıldığında (yani gerçek seyahat edenlerin oranına göre düzeltildiğinde), Türkiye’nin düzeltilmiş değeri (1,26 t/kişi) Yunanistan’ınkini geride bırakarak İspanya ve İtalya’nın altına ama yine de onların değerlerine yakın bir seviyeye geliyor.”
Araştırmada, yapısal ayrıştırma sonuçları, 2009-2019 dönemi arasında turizm kaynaklı karbon emisyonlarının hangi faktörler nedeniyle arttığını veya azaldığının da gösterildiğini açıklayan Sakal, Yunanistan’da tedarik zincirindeki iyileşmelerin yanı sıra teknolojik faktörlerdeki değişimin etkisi sınırlı kalırken, nüfus veya talep kaynaklı bazı faktörler emisyon artışına neden olduğunu bildirdi.
Türkiye’de net artış, Yunanistan’da sınırlı artış
Doç. Dr. Halil Burak Sakal, şöyle devam etti:
“Bu dört ülke üzerinden bakıldığında, İtalya ve Türkiye’de toplam net artış, İspanya’da azalma, Yunanistan’da ise daha sınırlı bir artış görülmektedir. İtalya’nın dramatik artışı özellikle turizm harcamalarındaki yükselişle açıklanırken, Türkiye’de nüfus büyümesi, teknolojik ve tedarik zinciri faktörleri artışa katkı yapmış, ancak harcama faktörünün düşüş yönünde etkisi olmuştur. İspanya’nın durumu ise dengeli bir şekilde bazı faktörlerde artış, bazılarında azalış getirerek toplamda emisyonları azaltabilme başarısını gösteriyor. Bu karşılaştırma, ülkelerin turizm sektörlerindeki farklı yapısal dinamiklerin, politika, teknoloji, arz-talep dengesi ve seyahat eğilimleri ışığında nasıl farklı sonuçlar doğurabileceğini ortaya koymaktadır.”
Dünya çapında bir ilk
Verileri bu şekilde değerlendirildiğimizde, Türkiye’nin turizm kaynaklı emisyonlarındaki artışın çok hızlı şekilde devam ettiğini ve bu yükselişe yönelik önlemler alınması gerektiğinin ortada olduğunu anlatan Doç. Dr. Sakal, şunları vurguladı:
“Türkiye sürdürülebilir turizm için önemli adımlar atıyor: 2030 yılına kadar açıklanan bir yol haritası kapsamında tüm otellere zorunlu tutulan ve karbon emisyonlarını ölçerek azaltmayı bir kriter olarak belirleyen Türkiye Sürdürülebilir Turizm Programı kapsamında Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) tarafından geliştirilen otel karbon emisyon ölçüm ve raporlama sistemi, dünya çapında bir ilk ve öncü girişim olarak sektöre hizmet sunacak. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile TGA, 2019’dan beri sürdürdükleri çalışmalarla sektörün daha düşük karbon emisyonlu ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşması için olumlu adımlar atıyor.”
Sonuç olarak, sadece teknolojik gelişmelere yaslanmanın yeterli olmadığının altını çizen Halil Burak Sakal, “Paris Anlaşması’nın 1,5 santigrat derece hedefine ulaşmak için, turizmde talep yönetimi, karbon vergileri ve uzun mesafeli uçuşların sınırlandırılması gibi önlemler artık ertelenemez. Turizm sektöründe adil, sorumlu ve uzun vadeli bir dönüşümün sağlanması, iklim kriziyle mücadelede hayati önem taşıyor” dedi.