Devreden KDV’de tartışma var

Devreden KDV alacağında sorunların çözümüne yönelik düzenlemeyle alacağın sadece %25’inin tahsil edilebildiği, bunun da Anayasanın mülkiyet haklarının korunması hükmüne aykırı olduğu vurgulandı.

Hüseyin Gökçe |

HÜSEYİN GÖKÇE / ANKARA

KDV mükelleflerinin ödediği KDV ile tahsil ettiği KDV arasındaki farkın mahsup edilemeyen kısmının alacak devretmesi uygulamasında yaşanan sorunların çözümü için yapılan yasal düzenlemenin Anayasaya uygunluğu tartışılıyor. 7524 sayılı yasa uyarınca 5 takvim yılında indirim veya mahsubu mümkün olmayan KDV, yapılacak vergi incelemesinin ardından vergi matrahından indirilecek. Bu durum mükellefin devletten alacağını 5 yıl sonra ve faizsiz olarak yüzde 25’ini tahsil edebilmesi anlamına geliyor.

Yeni Ekonomi Danışmanlık AŞ Kurucu Ortakları Nazmi Karyağdı ve Bülent Taş tarafından yapılan analizde, bunun 5 yılın sonunda sadece vergi matrahından indirilebilmesinin devletten olan alacağın sadece yüzde 25’inin tahsil edilebilmesi anlamına geldiği belirtildi. Analizde, uygulamanın Anayasanın mülkiyet haklarının korunmasına ilişkin hükümlerine aykırı olduğu belirtilirken, 5 yıldan fazla devreden KDV’nin mükellefe iade edilmesi gerektiği vurgulandı.

Nazmi Karyağdı ve Bülent Taş tarafından yapılan çalışmada, devreden KDV’nin ileriye doğru taşınmasında herhangi bir süre sınırlaması yokken, 7524 sayılı kanun ile buna bir sınırlama getirildiği hatırlatılarak 5 takvim yılından daha fazla süre ile KDV alacağının taşınması mümkün olmayacağına dikkat çekildi.

Vergi incelemesinden sonra matrahtan indirilebilecek

5 takvim yılından sonra indirilemeyen KDV, sonraki döneme devreden KDV katma değer vergisi hesabından çıkarılarak özel bir hesaba alınacak. Üç yıl içinde mükellef talep ederse bir yıl içinde vergi incelmesi yapılacak. İnceleme tamamlandığında gelir veya kurumlar vergisini tespitinde gider olarak dikkate alınabilecek. Talep edilmeyen KDV ise gider olarak yazılamayacak. Başka bir ifade ile ödenen KDV’nin 5 yıl içinde indirilememesi halinde, yapılacak vergi incelemesinin ardından bu alacağın sadece yüzde 25’i kurtarılabilmiş olacak.

Analizde mahsup yoluyla indirilemeyen KDV, stopaj yoluyla ödenen kurumlar vergisine benzetilirken, “Her ikisi de bir vergi alacağıdır. Stopaj suretiyle ödenen vergi öncelikle beyan edilen vergiden mahsup edilmekte mahsup edilemeyen kısım ise iade edilmektedir. Dolayısıyla indirilemeyen KDV’nin de mahsup edilemeyen stopaj gibi iade edilmesi gerekir” ifadeleri kullanıldı.

Analizde, Yasanın gerekçesinde, “teorik olarak 1985’te yüklenilen KDV’nin, 2024 yılında indirilebilmesinin mümkün olduğu, bunun da takibinin güçleştiği, haksız KDV iadelerine sebebiyet verdiği” ifadeleri hatırlatıldı.

Devamında, KDV’nin takibinde çekilen güçlüğün anlaşılamadığı, uzun süre devreden KDV’nin neden haksız vergi iadesine yol açtığının da bir muamma olarak kaldığı vurgulandı. Yine gerekçede uzun süre devreden KDV’nin doğruluğunun kontrolü açısından da risk oluşturduğu görüşlerine dikkat çekilen analizde, “Belirtilen sorunların çözümü Devletten alacağı olanın bu alacağını silmek değil, defter belge saklama zamanaşımı sürelerinin indirim KDV’si olanlar bakımından uzatmak ya da beş yıldan fazla devreden KDV’nin mükellefe iadesini sağlamaktır” görüşüne yer verildi.

“Mülkiyet hakkında aykırılık taşıyor”

Düzenlemenin Anayasada yer alan mülkiyet hakkına aykırılık taşıdığı belirtilirken, “İndirim KDV mükellefin devletten olan alacağı, Devletin de mükellefe borcudur. Devlet çıkarmış olduğu tahvil ve hazine bonoları aracılığı ile borçlandığında ben artık bu borcumu ödemiyorum diyebilir mi? Derse bu vatandaşın Anayasa ile güvence altına alınmış olan mülkiyet hakkını zedelemez mi? “ denildi. Düzenlemenin AB mevzuatına ve uluslararası uygulamalara da uymadığı vurgulanarak, “Uygulama 1 Ocak 2030 tarihinde başlayacak. Dolayısıyla bu tarihte ve sonrasında beş yıldır indirilemeyen KDV artık indirim konusu yapılamayacak ancak vergi incelemesine tabi tutulmak suretiyle kurumlar vergisi matrahından indirilebilecektir” ifadelerine yer verildi.

Devreden KDV alacağı nasıl oluşuyor?

Katma Değer Vergisi mükellefleri mal ve hizmet satış bedelleri üzerinden hesapladıkları katma değer vergisini mal ve hizmet bedeli ile birlikte müşterisinden alıyor. Satın aldığı mal ve hizmet bedelleri üzerinden hesaplanan KDV’yi ise satıcıya ödüyorlar. Mükellef, aldığı ve verdiği KDV tutarlarını her ayın sonunda biri birinden mahsup ediyor, tahsil ettiği KDV fazla ise bunu devlete ödüyor. Eğer ödediği KDV fazla ise bu tutar bir sonraki döneme mükellefin alacağı olarak devrediliyor.

Sadece İSO 500 şirketlerinin alacağı 66,7 milyar lira

İSO 500’de yer alan şirketlerin devreden KDV alacaklarının tutarı 66 milyar 711 milyon lira düzeyine ulaştı. Bu tutar 2021 yılında 23 milyar 624 milyon lira, 2022’de ise 48 milyar 893 milyon lira seviyesindeydi.

Bakanlıktan kasesi 1000 TL'lik çorbaya inceleme Finansal performansın anahtarı: Dupont analizi SPK'dan 17 şirketin sermaye artırımına onay ABD'den Rus bankası Gazprombank'a yaptırım Anayasa Mahkemesinden Pasaport Kanunu'na kısmi iptal İstanbullular dikkat! AKOM uyardı, saat verildi: Sıcaklık 8-10 derece birden düşecek!