Depremzedeye çift maaş önerisine Ege de katıldı
EİB’in EKONOMİ gazetesi iş birliğinde düzenlediği Ege İhracat Buluşmaları-Manisa Toplantısı’nın gündemi deprem oldu. Deprem bölgesinden nitelikli iş gücü göçünün bölgede üretkenliği düşüreceğinin vurguladığı toplantıda, çalışanlara birisi işverenler, birisi de devlet tarafından çift maaş ödenmesine olanak sağlayan bir teşvik sisteminin hayata geçirilmesi gerektiğinin altı çizildi.
Haber Merkezi |Ege İhracat Buluşmaları-Manisa Toplantısı gerçekleştirildi. Ege İhracatçı Birlikleri’nin EKONOMİ gazetesi iş birliğinde, Manisa Ticaret ve Sanayi Odası ev sahipliğinde düzenlenen etkinliğin tek gündem maddesi Kahramanmaraş merkezli depremler oldu. İlk kez EKONOMİ gazetesinin gündemde getirdiği çifte maaş önerisi bu toplantıda da tekrarlandı.
Moderatörlüğünü EKONOMİ gazetesi İstihbarat Şefi Aysel Yücel’in yaptığı panelde, EKONOMİ gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, Genel Koordinatörü Vahap Munyar, Yayın kurulu Başkanı Şeref Oğuz da deprem bölgesindeki gözlemlerini aktarırken, sanayicilerin taleplerini dile getirdiler.
“Tüm olanaklarımızı deprem bölgesine yönlendiriyoruz”
Toplantıda konuşan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, deprem bölgesindeki illerde ortaya çıkacak üretim ve ihracat açığını kapatmak için deprem bölgesi dışındaki illere iki kat sorumluluk düştüğüne işaret etti.
“7,7’lik depreme uykuda yakalanan 15 milyon insanımızın bazıları bir daha hiç uyanamazken, hayatta kalanlarda gözlerini büyük bir kaosa ve bilinmezliğe açtı” tespitinde bulunan Eskinazi, “6 Şubat sabahından itibaren tüm mesaimizi depremin yaralarını sarmaya vakfettik. İlk andan itibaren bugüne kadar depremi konuşmadığımız, deprem için çalışmadığımız 1 dakika bile yok. Tüm olanaklarımızı deprem bölgesine yönlendiriyoruz.” dedi.
“Kalıcı konutlar için bilim insanlarına kulak verelim”
Deprem bölgesinde kalıcı konutların inşasında bilim insanlarının görüşleri doğrultusunda adımlar atılması çağrısında bulunan Eskinazi, sözlerini şöyle sürdürdü; “Depremin yaralarını sarmak için 24 saat çalışırken, bir yandan da ihracat yapmaya devam etmek zorundayız. Zira, depremin vurduğu 11 ilimizin ortaya çıkacak üretim ve ihracat açıklarını da diğer iller kapatmak zorundayız. Ege İhracatçı Birlikleri olarak şubat ayında ihracatımızı yüzde 5 artırmayı başardık. 1 milyar 511 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik. Manisa; Sanayi ve tarımsal üretimin ve ihracatının güçlü olduğu bir ilimiz. 2023 yılının ilk iki ayında 749 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. 2023 yılında Manisa’nın ihracatta 6 milyar doları geçmesini bekliyoruz.”
Manisa’nın ulaşım kolaylığı, başarılı organize sanayi bölgeleri, enerji sorunu yaşamaması, İzmir Limanı’na demiryolu ile uygun maliyetli yük taşımacılığı, gıda sanayine uygun zengin ürün deseni ve verimli toprakları, yetişmiş insan gücü, İzmir gibi büyük bir metropole yakınlığı gibi pek çok avantaja sahip olduğuna temas eden Eskinazi, “Manisa, yabancı yatırımcı açısından da cazip bir noktada. İzmirli sanayiciler ve ihracatçılar olarak Manisa’yı yatırımlarımız için genişleme bölgesi olarak görüyoruz.” diye konuştu.
Yılmaz: 6 şubat depremleri bir milat olmalı
Kahramanmaraş depremlerinin, Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu bir kez daha hatırlattığını dile getiren Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yılmaz, “Çare için çaba göstermek zorundayız. Böyle devam edemez. Hiçbir şey eskisi gibi olmamalı. 6 şubat depremi bir milat olmalı. “6 şubat öncesi ve sonrası diye”. Hep birlikte el ele, top yekün bir seferberlik ile. Her alanda bunu başlatmamızın vakti geldi. Şehirlerimizi, binalarımızı, caddelerimzi, köprülerimizi, okullarımızı, camilerimizi ve yuvalarımızı kısaca her yeri bizi öldürmeyecek biçimde, yeniden tasarlamamız gerekiyor. Yeni bir inşa sürecine girmeliyiz. Ben sahip olduğumuz fiziki ve beşeri kaynaklarımız ile bunu başaracak güce sahip olduğumuzu düşünüyorum. Bunu başarabiliriz. Ancak endişem şudur ki! Bütün bunları baştan inşa ederken, yani köprüleri, binaları, evleri yaparken, Depremle koybolduğunu fark ettiğimiz “iş ahlakını” bulabilir miyiz?.” şeklinde konuştu.
“Fabrika ayarlarımıza” dönmemiz gerekiyor tespitinde bulunan Yılmaz şöyle devam etti: “İşimizi layıkıyla yerine getirmemiz gerekiyor. Ahlak, ahlak… Kaybedersek zor buluruz. Bu yeniden inşa sürecinde önce yitirdiklerimizi bularak işe başlamamız geriyor. Şehirleri ve binaları sonra yapabiliriz. Önce atalarımızdan aldığımız mirasa daha fazla zarar vermeden, çocuklarımıza aktarmamız gerekiyor. Yoksa caddeleri, köprüleri okulları yaparız. Bunu yapmak çok zor değil. Yüzlerce yıl önce atalarımızın yaptıklarına bakmamız yeter. Yıkılmadıklarını görürüz. Aslında o yıkılmayan yapı değil, köprü değil, sahip oldukları iş ahlakıdır. Elbette bunun sadece insanların inisiyatifine bırakılacak bir konu olmadığını kabul ediyorum. Yetki ve sorumluluk anlamında yapılacak hukuki düzenlemeler, mutlaka yaptırımlarla birlikte yürümeli.”
“Yeşil ekonomiye üretim yapacak konuma gelmeliyiz”
Depremin tahribatını ortadan kaldırmaya mesai harcarken, dünyadaki gelişmelere de ayak uydurmamız gerektiğine vurgu yapan Manisa TSO Başkanı Mehmet Yılmaz, “Önümüzdeki dönemde ülke olarak, birkaç konuda daha çok çalışmamız gerektiğine inanıyorum. Bunların başında ‘yeşil ekonomi’ geliyor. Yeşil ekonomi hayali, uzakta olan, olursa olur, olmazsa olmaz bir konu değil. Kapımızda ve biz ne kadar hazırız? Açıkçası endişelerim var. Eğer sürdürülebilir, yenilenebilir ve tabiata uyumlu olarak üretim yapabilirsek ayakta kalacağız. Yapamazsak başta AB pazarı olmak üzere pazar kaybına uğrayacağız. Bu öyle uzak bir tarihte değil, yakında olacak. Rakiplerimiz AB mutabakatına karşı kendi yeşil dönüşüm planlarını uygulamaya başladı bile. Malum, AB yeşil mutabakatı yeşil ekonomiyi zorunlu kılıyor. Su ayak izi, karbon ayak izi, enerji verimliliği gibi zorunlulukları her an önümüze çıkarıyor. Mutabakatı uygulamak kolay değil, ancak başka şansımz da yok. Klasik bir görüştür. ‘Her kriz bir fırsat olabilir’ diye. Yeşil dönüşüm yolunda yapılacak her çalışma ekonomimizi rekabetçi kılar. Yeşil mutabakat, ekonomimize çağ atlatma imkanı verebilir. Türkiye bu dönüşümü yapacak güçtedir. Ancak bu konuda daha hızlı hareket etmemiz gerektiğini düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
Timurhan: İhracatın yüzde 90’ını yapan illerde 34 noktada varız
Türk ihracatçılarını uluslararası rekabette desteklemek, Türkiye’de daha fazla mal ve hizmet ihracatı yapılmasına katkıda bulunmak için çalıştıklarını dile getiren Türk Eximbank Ege Bölge Müdürü Gülom Timurhan, ihracatçılara doğrudan temas etmek, ihtiyaçlarını yerinde ve daha hızlı karşılayabilmek amacıyla toplam 23 şube 11 irtibat ofisi olmak üzere 34 farklı noktada, Türkiye’nin ihracatının yüzde 90’dan fazlasını yapan illerde hizmet sağladıklarını anlattı.
“2022 yıl sonu itibariyle ihracatçılarımıza 19,6 milyar dolar kredi desteği sağladık” diyen Timurhan, “Kısa vadeli ihracata hazırlık kredilerinin yanı sıra orta ve uzun vadeli ihracata yönelik işletme finansmanını ve yatırım kredileri ile ihracatçılarımızın finansman kredilerine çözüm üretiyoruz. Aynı zamanda ülkemizin en büyük alacak sigortası kuruluşuyuz. 2022 yıl sonu itibariyle sigortalanan ihracat alacakları tutarı 25,4 milyar dolar. Eximbank olarak Türki ihracatçısının vadeli mal ve hizmet satışından doğan ihracat alacaklarının tahsilat riskini alacak sigortası ile güvence altına alıyoruz. Bankamızın 2022’de ihracatçılarımıza nakdi kredili alacak sigortası ürünü ile sağladığı toplam destek 45 milyar dolara ulaştı. Aktif yaralanan ihracatçıların sayısı 16 bine yaklaştı. Kobilerin payının artırılması doğrultusunda bankamız hizmetlerinden faydalanan ihracatçılar içerisinde KOBİ’lerin payı 2022’de yüzde 81’e yükseldi. Amacımız Türk Eximbank imkanlarını çok daha fazla ihracatçıya ulaştırmak.” dedi.
“20 bin atölye yok oldu”
EKONOMİ gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar, Pazarcık depreminde Malatya’da kent merkezinin ciddi anlamda yıkıldığını, Elbistan depreminde de ticaret merkezinin yerle bir olduğunu, Antakya’da 1 Mart itibarıyla GSM operatörlerinden sadece 10 bin sinyal alındığını, bunun 2 bini yardım için gelen görevliler ve gazeteciler olduğunu aktardı. “Kahramanmaraş’ta OSB’de fabrika binaları sağlam ancak sarsıntıyla bozulan makinelerin toparlanması zaman alacak” diyen Munyar, “2 OSB ciddi zarar almış. İki küçük sanayi sitesi yok olmuş durumda. 2 bin atölye yok oldu. 1999 depreminden ders alınmadı. Felaket anlarında birbirimize ulaşarak destek, organize olmamız ve bunların hazırlığını yapmamız gerekiyor. 100 bin kişinin hayatını kaybetmiş olabileceği söyleniyor. Birtakım büyük bedeller ödendi. Bölgeye ciddi teşvikler verilmeli. Bir takım cazibelerle yapılabilir. Kentlerden çıkan insanların tekrar dönmesini sağlamamız gerekiyor. Bunun için çift maaş önerisi var. Birini işverenin, birini devletin vermesi isteniyor. Şunu unutmayalım hiçbir kentin tüm ilçeleri tamamen yıkılmış değil. İlçe bazlı teşvik yapılması lazım ki gerçekten ihtiyacı olan yerlere gitsin. Fabrikaların ayağa kaldırılması için.” diye paylaştı.
“Sebepleri gidermeye harcamadığımız parayı sonuçların telafisi için harcayacağız” tespitinde bulunan EKONOMİ gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Dr. Şeref Oğuz, “Bu tarz olaylardan çıkarılan dersleri bir yere yazıyoruz. Ancak bir müddet gündemde tuttuktan sonra unutuyoruz. Halbuki depremin öncesi, sırası ve sonrasına hazır olmalıyız. Unutup gideceğiz belki.. Yıkılan bir bina ile yıkılmayanın farkını gördük. Deprem değil cehalet öldürür, ahlaksızlık öldürür. Müteahhitler, suçluyoruz ama asıl önemlisi işleyen bir denetime ihtiyacımız var. Krizden sonra ekonomist darbeden sonra demokrat depremden sonra da jeolog oluyoruz. En büyük denetim şirketi depremin bizzat kendisi. Deprem içerisinde yaşıyoruz. Ders biz öğrenene kadar devam edecektir.” dedi.
Güldağ: İskenderun’un içi çökmüş
EKONOMİ gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, Türk demir çeliğinin yüzde 32’sini üreten İskenderun’da hasarın büyük olduğunu, ancak üretimlerin ufak ufak başladığını aktardı.
“Adana ve Gaziantep’te organize sanayi bölgelerinde bir şey yok ama iş gücü kaybı var” diyen Güldağ, sözlerini şöyle sürdürdü; “Adana’da yeniden deprem olacağı konusu gündemde o yüzden korku var. Hatay Antakya için 8 bin sinyal ancak Kahramanmaraş’ta da 100 bin altına indi. İş gücünde ciddi problemler var. Çalışanlar gelmek istiyorlar ama ailelerini de bırakamıyorlar. İş gücü; üzerinde durulması gereken bir konu. İş dünyasının en önemli taleplerinden bir tanesi. Şehirler tekrar ayağa kaldırılacaksa iş gücünün kaybedilmemesi lazım. Bölgenin en önemli talebi bu. Tersine geçici göçü teşvik etmek gerekiyor. Eğitimle ilgili de ciddi bir talep var. Özel okulların teşvikle, bedava eğitim vermesinin sağlanması gibi. Kalıcı konut, taleplerde son sırada bile değil, hiç konuşulmuyor. Birşeylerin temelinin atılması lazımsa geçici barınma ve eğitim merkezlerine talep var. Sigorta meselesi de önemli bir talep… Mesela sağlam görünen bir fabrika binasının içerisine bakılmıyor, halbuki makinelerçalışır durumda değil. Kısa çalışma ödeneğinden de yararlandırılmıyor durum böyle olunca. İşin içerisine girince detaylar kendisini göstermeye başlıyor… Mutlaka bir geri dönüşüm tesisinin de bölgede yapılması gerekiyor. Geri dönüşüm atık yönetimi de devreye alınması gerekiyor.”
Manisa’nın ihracat şampiyonları ödüllerini aldı
Ege İhracat Buluşmaları-Manisa Toplantısı, EİB üyeleri arasında Manisa’dan en fazla ihracat yapan 5 firmanın ödüllendirildiği ‘Manisa İhracatının Yıldızları Ödül Töreni’ne de ev sahipliği yaptı.
EİB üyeleri arasında 2022 yılında Manisa’nın ihracat şampiyonu Mıtsubıshı Electrıc Turkey Klima Sistemleri Üretim Anonim Şirketi olurken, ikincilik ödülü SCHNEIDER Elektrik San. ve Tic. A.Ş.’ye gitti.
Imperıal Tobacco Sigara ve Tütüncülük San. ve Tic. A. Ş., Manisa’dan en çok ihracat yapan üçüncü firma ödülünü alırken, Manisa’nın dünyaca ünlü çekirdeksiz kuru üzümünü ihraç eden Özgür Tarım Ürünleri İnşaat San. ve Tic. A.Ş. Manisa’nın ihracat şampiyonları arasında dördüncü sırada kendine yer buldu.
Keskinoğlu Tavukçuluk ve Damızlık İşletmeleri San. Tic. A.Ş.’de Manisa’dan en çok ihracat yapan beşinci firma ödülünü aldı.