Deprem bölgesinde barınma sorunu çözülmeli, işgücü kaybı önlenmeli

ANKARA/EKONOMİ

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, deprem bölgesindeki illerden büyük göç başladığına ve demografik yapının bozulma riskine dikkat çekerek, uygulanacak bütünsel politikalarla bunun tersine çevrilmesi gerektiğini bildirdi. Bu riskin en çok Hatay’da gözlendiğini belirten Ardıç, herkesin Atatürk’ün emaneti Hatay’ı şahsi meselesi olarak görmesi gerektiğini vurguladı.

Ankara Sanayi Odası(ASO) Şubat ayı Meclis Toplantısı, Celal Koloğlu başkanlığında gerçekleştirildi.

Konuşmasında, toplumun tüm kesimlerinin deprem yardımları için seferber olduğunu belirten Seyit Ardıç, ASO’nun da personelinden, meslek komitelerine kadar depremzedelerin yanında olduğunu söyledi.

Depremde hızlı aksiyon alarak, 40 meslek komitesi ile birlikte Yaşam Merkezi kurulması çalışmasına başladıklarını dile getiren Ardıç, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu önderliğinde başlatılan İş Dünyası Konut Seferberliğine de iştirak ettiklerini aktardı.
Yaşanan depremin makro deneleri önemli oranda etkileyeceğini ifade eden Ardıç, bunun ilk yansımasının üretimde düşüş ve enflasyonda artış olarak gözleneceğini bildirdi.

İlk projeksiyonların, depremin toplam GSYİH içinde yüzde 2’lik kayba yol açtığına işaret ettiğini belirten Seyit Ardıç, hasarın büyüklüğüne paralel olarak, büyüme tahminleri de depremin ardından aşağıya çekilerek revize edildiğine dikkat çekti.

Depremin ardından acil yapılması gerekenlerden ilkinin olası doğal afetlere hazırlık olduğunu vurgulayan Ardıç, bu acının bir daha yaşanmaması için bilim inanlarının uyarılarını dikkate alarak eksiklerin tamamlanması gerektiğini aktardı.

Ardıç, arama kurtarma faaliyetleri sona erince depremin de yavaş yavaş gündemden düştüğünü dile getirdi.

“Zaten ekonomik zorluk vardı, üzerine afeti yaşadık”

Depremin sosyal ve ekonomik tahribatını hızla giderecek politikaların acilen hayata geçirilmesi gerektiğine vurgu yapan Seyit Ardıç, deprem afetinin zaten yaşanmakta olan ekonomik zorlukların üzerine geldiğini kaydetti.

Son dönemlerde en önemli ekonomik sorunun yüksek enflasyon olduğunun altını çizen Ardıç, “Enflasyon ve hayat pahalılığı, özellikle sabit gelirli vatandaşlarımızın hayat standardını olumsuz etkilemiştir. İşgücü verileri, büyük ölçüde kadınları ve genç nüfusu içeren geniş bir atıl ve kırılgan nüfusun varlığını gösteriyor” dedi.

Ardıç, bu sayıların; uygulanacak tedbirlerde, para ve maliye politikalarında milletin fedakarlıklarını artırmayacak, mağduriyetini azaltacak mekanizmaların tasarlanması gerektiğini belirtti.

Maliyet artışı nedeniyle reel sektör ciddi sıkıntılar yaşarken, özellikle ihracatçıların fiyatta rekabet etmekte zorlandığına vurgu yapan Ardıç, girdilerin önemli bölümünü ithal etmek durumunda olan üreticilerin bilanço kırılganlıklarının arttığını söyledi.

Reel sektörün, depremden önce var olan ekonomik kırılganlıklarla başa çıkmaya çalışırken, bunun afetin etkileriyle birleşince, üretimde ve ihracatta aksaklıkların artması ihtimalini güçlendirdiğini anlatan Seyit Ardıç, “Hem iç hem dış koşulların etkisiyle, önümüzdeki dönemde ihracatın büyümeye katkısı çok belirleyici olacaktır. Dolayısıyla ihracatın desteklenmesi, ekonomik büyümede beklenen revizyonun yönünü ve düzeyini belirlemede birincil derecede etkili olacaktır” diye konuştu.

“Herkes Hatay’ı şahsi meselesi olarak görmeli”

Depremden etkilenen illerdeki reel sektöre yönelik özel, kolaylaştırıcı, destekleyici uygulamaların devreye alınmasının önemli olduğuna değinen Ardıç, “Deprem bölgesindeki sanayicilerimizin üretime devam edebilmesi ülkemiz açısından çok önemli. Birçok firma işgücü yetersizliğinden ya fabrikasını kapattı ya da çok düşük kapasite ile üretim yapmaya devam ediyor” diye konuştu.

Sorunun çözümü için Ankaralı sanayiciler olarak geçici tersine göç kampanyası başlattıklarını söyleyen Seyit Ardıç, sanayicilerin eleman ihtiyaçlarını geçici süreyle karşılamayı düşündüklerini belirtti. Ardıç bu kapsamda bölgede sanayicilerle yaptıkları toplantıda ihtiyaçlarını bildirmelerini istediklerini kaydetti.

Deprem bölgesinde yaşanan hızlı göç nedeniyle nüfus yapısında bozulma ortaya çıkmasının muhtemel olduğuna işaret eden Ardıç, bu riskin Hatay’da daha yüksek olduğunu vurguladı. Ardıç, herkesin Atatürk’ün emaneti Hatay’ı şahsi meselesi olarak görmesi gerektiğine de dikkat çekti ve bütünsel yapıcı politikalarla tersine göçün ivedi şekilde devreye alınmasını istedi.