MERVE YİĞİTCAN
Dış İlişkiler Ekonomik Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, basın mensuplarıyla bir araya gelerek yeni yıla ilişkin değerlendirmelerde bulurken, Türkiye ve bölgesindeki gelişmeleri değerlendirdi. İzlenen ekonomi politikalarının bu yıl da 2024’ten farklı olmayacağını söyleyen Olpak, ihracatta yüzde 10’lu artışları beklemenin gerçekçi olmayacağını belirtti.
Faizlerin de yüzde 20’li rakamların altına inmeden ‘iyimser’ olmamak gerektiğini dile getiren Olpak, “Faizlerin yüzde 45 olması ihracatçıyı çok ilgilendirmiyor. İyimser olmak için 20’li rakamları görmemiz lazım. Bu tabloda da bunu beklemek çok gerçekçi değil” yorumunu yaptı. Her sene ihracatı 30 milyar dolar gibi artırmanın pek mümkün olmayacağını belirten Olpak, “Bu işin ihracatta kilogram değerini konuşarak olmayacağını gördük. Artık şapkadan tavşan çıkarmak zorundayız” dedi. Olpak’a göre, bunun temel kurallarından biri transit mal ticareti konusunda yol alacak adımların atılması.
“Yüzde 2 desteği artırılmalı”
Finansman konusunun da kilit role sahip olduğunu dile getiren Olpak, özellikle ihracatçının Merkez Bankası’na yüzde 30 döviz bozdurma zorunluluğuna işaret etti. Bu oranın artık kaldırılması ya da en azından yüzde 20’lere düşürülmesini talep eden Olpak, MB’nin rezervlerinin artık belli bir noktaya geldiğini, kaldırılmaması için bir neden olmadığını söyledi.
Diğer yandan ihracatçılara yönelik yüzde 2 olan döviz desteğinin artırılması gerektiğine dikkat çeken Olpak, “Bunlar ihracatçıya moral verir. En azından KOBİ’ler için bir formül geliştirilebilir. KOBİ de küçük ve orta şeklinde bölünüp yüzde 3, yüzde 5 gibi destek oranları uygulanabilir. KOBİ’ler zor durumda. KOBİ’yi öldürürsek tekrar canlandıramayız” diye konuştu.
“İş insanlarının tek istediği öngörülebilirlik”
Sadece içerde değil global anlamda da belirsizliklerin 2025’te devam ettiğini ifade eden Nail Olpak, ABD Başkanı Donald Trump’ın öngörülemez bir lider olması, AB’deki liderlik savaşları, global ticaret savaşları ve özellikle de ülke içi koşulların iş dünyası için belirsizlikleri artırdığını söyledi. Türk iş insanlarının en azından ülke içinde tek ihtiyacının öngörülebilirlik olduğunu vurgulayan Olpak, “Paritenin kaç olacağından çok nasıl bir seyir izleyeceği, kazanılmış hakların korunup korunamayacağı, yatırım ortamının nasıl şekilleneceğini iş insanı bilmek istiyor” ifadelerini kullandı.
“Küresel ticarette bloklaşma daha fazla konuşulacak”
Dünyada bir taraftan serbest ticaret konuşurken, bir yanda da gün gittikçe artan ticaret savaşları ve ticaretteki bloklaşmalarını konuşulduğunu kaydeden Olpak, “Görünen o ki bu bloklaşmaları önümüzdeki dönemde daha fazla konuşacağız” dedi.
Bu dönemde iki bölgenin çok konuşulacağını da belirten Olpak, “Dış ticaretimizin en önemli partneri olan Avrupa Birliği. Ve elindeki imkanlarla, özellikle Trump’ın yeniden göreve gelmesiyle dünyada farklı bir süreç oluşturacak ABD. Tabii Amerika’yı sadece kendisiyle değerlendirmiyoruz. Bu bağlamda uzun yıllardır dünyanın takip ettiği Çin ve Hindistan’a da bakıyoruz. Hindistan’a hep geliyor diyorduk. Ama Hindistan, ABD ve Çin’in arasındaki bu rekabetin şartlarının sonucu olarak da ittirilerek geliyor. Asya Pasifik artık India Pasifik oluyor. Bunu görmemiz lazım. Bu başlıkları önümüzdeki dönemde çok konuşacağız” değerlendirmesini yaptı.
“Dijital dönüşümü titizlikle takip etmeliyiz”
“Yeşil dönüşüm ile yeni bir ekonomik dizayn geliyor, yeni bir ekonomi sistemi kapımızda” diyen Olpak, şunları söyledi: “Ağırlığı elbette AB kaynaklı. Trump orada başka adımlar atacak gibi gözüküyor, bunun da farkındayız. Ama dış ticaretimizin yarısını yaptığımız AB bloğu da bize bu yeni sistemi getireceğini söylüyor. Örneğin yapılacak yatırımlarda; banka kredilerinde, ki ekonominin temel dinamiği olan finansmanı sağladığınız yerlerde de bundan sonra yeşile bağlı kredilerin verileceğini düşündüğünüz zaman göz ardı edemeyeceğiniz, dönüşüm diye ifade edemeyeceğiniz bir süreç. Yeşil dönüşümde doğaya saygı çerçevesi dışında bambaşka bir ekonomik dizayn var. Biz bu dönüşümü ve yeni ekonomik dizaynı ıskalarsak kötü olacak. Dijital tarafta da dünyada yeni bir sistem, yeni bir dijital ekonomi kuruluyor. Çok ileri bir ekonomiden söz ediyoruz. Bu dijital dönüşümü de son derece titizlikle ele almalı ve değişimi iyi okumalıyız.”
■ “Barış kalıcı olursa, İsrail ile ticaret yeniden başlayabilir”
Suriye’deki gelişmelere ilişkin de konuşan Olpak, ülkenin yeniden inşası için bugünden yarına aksiyona geçilmesinin kolay olmadığını söylerken, o bölgede fırsatlar olabileceğini, ancak aceleci davranmamak gerektiğine işaret etti.
İsrail ile ilişkilere de değinen Olpak, “İsrail ile de Gazze sebebiyle durdurduğumuz ticari ilişkilerimiz vardı. Bu barış, eğer kalıcı olabilirse o zaman ticarete yeniden başlayabiliriz. Tabii siyasi olarak nasıl hareket edilir onu bilemem elbette, ama biz iş dünyası olarak basitçe şöyle bakarız: Bir tavırda sebep ortadan kalkarsa, tavır da değişebilir ve İsrail ile bu ticari süreç tekrar normalleşebilir ve yeniden ticarete başlayabiliriz” ifadelerini kullandı.
■ “AB ile diyalog yetmiyor adım atılması gerekiyor”
AB ile yüksek düzeyli ekonomi diyaloğu toplantısının 6 yılın ardından yeniden yapılacağını belirten Olpak, “Bunu pozitif bir adım olarak değerlendiriyoruz. Ancak Türkiye olarak beklentilerimizi sadece diyalog değil. Artık adım atılması gerekiyor. İş insanlarımızın vize sorunu, TIR’larımızın geçiş kotası yaşadığı bir dönemde sadece diyalog yeterli kalmayacak. Sıkıntılı bir süreç devam ediyor” dedi.
Olpak, Amerika Bölgesini de ikiye ayırarak takip etmeye karar verdiklerini belirterek, “Latin Amerika ve Kuzey Amerika olarak ele alıyoruz. ABD ile 40 milyar dolara doğru giden bit ticaret hacmine ulaştık. Bu 20 milyar dolar seviyesinde çakılı gibi ilerlerdi hep. Demek ki 20’den 40’a yükseliyorsa, 40’tan yukarıya doğru daha da artabilir” dedi.