“COVID-19 salgınıyla dijitalleşme daha önce olmadığı kadar gündemde”

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) tarafından düzenlenen “Dijital Türkiye Konferansı” online olarak gerçekleştirildi. “Oyunun Kuralları Değil, Kendisi Değişti” temasıyla düzenlenen konferansta, pandemiden sonra yeniden şekillenen dünyada dijital dönüşümün önemi, Türkiye'ye sunacağı fırsatlar ve önümüzdeki dijital yol haritası tartışıldı.

Haber Merkezi |

TÜSİAD tarafından online düzenlenen "Dijital Türkiye Konferansı"nda konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, yeni nesil teknolojilerin pazarı değil, geliştiricisi bir Türkiye olarak 4. Sanayi Devrimi'nin öncü ülkelerinden biri konumuna gelmeyi hedeflediklerini vurguladı.

COVİD-19 salgınıyla birlikte dijitalleşmenin daha önce olmadığı kadar gündeme girdiğine işaret eden Varank, salgın süresince kamu hizmetlerinin ve iktisadi faaliyetlerin dijitalleşmesinde tüm dünyaya örnek olan bir performans sergilediklerini söyledi.

Varank, salgın döneminde birçok kamu hizmetinin dijital ortamda yürütüldüğünü ve özel sektörün de dijitalleşmeye ivme kazandırdığını belirterek, "Bunun bir yansıması olarak e-ticaret sektörü 2020'de yaklaşık yüzde 65 büyüdü. Bu yaygın dijitalleşmenin kayıt dışılığın azaltılması ve işletme maliyetlerinin düşürülmesi gibi çok önemli pozitif etkileri var.” dedi.

Bu kayıt altına almanın büyüme rakamlarına da yansıdığını düşündüklerini dile getiren Varank, “IMF, 2020-2021 Türkiye büyüme öngörülerini revize etti. Daha önce Türkiye'nin 2020'de yüzde 5 küçüleceğini tahmin eden IMF, şu anda bu rakamı yüzde 1,2 büyüme olarak revize etti. 2021'de Türkiye'nin yüzde 6 büyüyeceğini öngörüyor.” diye konuştu.

"Model fabrikalar Konya, Kayseri, Gaziantep, İzmir ve Mersin'de de yakında faaliyete geçecek”

Başta sanayi olmak üzere üretim süreçlerinde dijitalleşmeyle ilgili hedefleri olduğunu kaydeden Varank, bu kapsamda dünyadaki dijital dönüşüm trendlerini yakından takip ettiklerini, sanayici ve işletmelerin bu dönüşüme en iyi şekilde ayak uydurması için yol haritalarını belirlediklerini ifade etti. Firmaların dijital dönüşüm süreçlerinde bütçe ve insan kaynağı yetersizliği gibi sorunlar yaşayabildiğine işaret eden Varank, "Biz işletmelerin bu sorunları aşmaları için Bakanlık olarak, destek ve teşvik mekanizmalarımızı çözüm odaklı olarak kurguluyoruz. Dijital dönüşümü, 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejimizin ana odağına aldık. Bu kapsamda, 5G ve ileri bağlantı teknolojileri, mobilite araçları ve teknolojileri stratejisi, akıllı yaşam, sağlık, finans ve ticarette dijital dönüşüm, sanayinin dijital dönüşümü ve Ulusal Yapay Zeka Stratejisinin hazırlanması konularında paydaş kurumlarımız ve özel sektörle birlikte hareket ederek önemli adımlar attık." açıklamasında bulundu.

Türkiye'nin sanayi altyapısını dijital dönüşümle daha rekabetçi bir hale getirmeyi öncelik olarak gördüklerine söyleyen Varank, bu kapsamdaki "model fabrikalar" projesiyle Ankara ve Bursa'da model fabrikaların faaliyete başladığını, Konya, Kayseri, Gaziantep, İzmir ve Mersin'de de yakında faaliyete geçeceğini ifade etti.

"2020’de dijital dönüşüm odaklı 396 projeye 158 milyon lira katkıda bulunduk”

Dijital dönüşüm odaklı birçok hibe ve destek programıyla da firmaların finansman ihtiyaçlarına cevap verdiklerini vurgulayan Varank, "İmalat sanayinde dijital dönüşümü teşvik etmek üzere KOSGEB vasıtasıyla yürüttüğümüz KOBİGEL programıyla hem teknolojiyi geliştiren hem de bu teknolojileri kullanan KOBİ’lerin sayısını artırmak için çalışıyoruz. Bu kapsamda 2020 yılında ilan ettiğimiz çağrıyla, dijital dönüşüm odaklı 396 projeye 158 milyon lira katkıda bulunduk. KOBİGEL'in dijitalleşme odaklı yeni çağrısını da yakında ilan edeceğiz." diye konuştu.

KOSGEB'in "Stratejik Ürün Destek Programı" kapsamında da KOBİ'lerin teknolojik üretim yeteneklerini geliştirmeleri için işletme başına 6 milyon liraya kadar destek sağladıklarını hatırlatan Varank, TÜBİTAK'ın bugüne kadar dijitalleşme alanında 5 binden fazla projeye 3,39 milyar lira destek verdiğini dile getirdi. Türkiye'de üretilen yazılımların niteliğini artırmak için yerli ve yabancı teknoloji şirketleriyle birlikte "Açık Kaynak Platformu" inisiyatifini başlattıklarını kaydeden Varank, firmaların dijital dönüşümüne yönelik mali destekleri güçlendirmek amacıyla Türkiye'nin Dijital Avrupa Programı'na katılım sağlaması yönünde çalışmaların devam ettiğini bildirdi.

"26 milyon Euro’luk bir bütçeyi dijitalleşme süreçleri için kullandıracağız”

Avrupa Birliği ile yürütülen Rekabetçi Sektörler Programı'nda dijitalleşmeyi odağına alan üç proje olduğundan söz eden Varank, "Yaklaşık 5 milyon Euro’luk Akıllı Teknolojiler Tasarım, Geliştirme ve Prototipleme Merkezi projesi, 9,9 milyon Euro’luk Endüstriyel Yetkinlik Merkezi projesi ve 10,5 milyon Euro’luk Hazır Giyim ve Tekstil Sektörünün Dijital Dönüşümü projesiyle toplamda 26 milyon Euro’luk bir bütçeyi dijitalleşme süreçleri için kullandıracağız" dedi. Varank, mevcut iş gücünü geleceğin mesleklerine yönlendirecek projeler yapmanın yanı sıra insan kaynağının teknolojik bilgi ve donanımına yönelik projeler yürüttüklerine dikkati çekerek, "Sanayi Doktora Programı kapsamında dijital teknolojiler alanında 19 farklı üniversitenin 27 farklı sanayi firması ile yaptığı 31 projeyi destekliyoruz. Bu projeler kapsamında 123 doktora öğrencisini yetiştirecek ve doktora öğrenimleri sonrasında onlara istihdam desteği sağlayacağız” Şeklinde konuştu.

"Dijitalleşme sürecini fırsata çevirmek niyetindeyiz"

Varank, geçen yılın başında Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Davos toplantısında, "Dördüncü Sanayi Devrimi Merkezleri Ağı"na katıldıklarını ilan ettiklerini, yıl sonunda da WEF ve Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) işbirliğinde Dördüncü Sanayi Devrimi Merkezi'ni İstanbul'da açtıklarını ifade etti. Merkezin Türkiye özelinde projeler tasarlayacağını ve yapacağı pilot uygulamalarla, kamuya mevzuat önerilerinde bulunacağını bildiren Varank, "Merkezimizde, nesnelerin interneti, robotlar, yapay zeka, otonom araçlar, insansız hava araçları ve blok zincir alanında çalışmalar yapılacak. Kamu, özel sektör, üniversite ve STK iş birliğiyle sanayimizin dijital dönüşümünü hızlandıracak projeler yine burada geliştirilecek" diye konuştu.

Varank, dünyanın en büyük inovasyon ve girişimcilik platformunun (Plug and Play) merkezde bu ay çalışmalarına başladığını belirterek, "9 milyar dolarlık portföye sahip 40 binden fazla girişimi bünyesinde barındıran bu platform, girişimci, sanayici ve yatırımcıyı bir araya getirecek. Firmanın Türk girişimlerinden en az 1 'unicorn' çıkarma hedefinin de takipçisi olacağız" değerlendirmesinde bulundu.

Salgınla birlikte daha da hızlanan dijitalleşme sürecini çok iyi yönetmek ve Türkiye için fırsata çevirmek istediklerini vurgulayan Varank, "Dijitalleşmede bahaneye yer yok, imkan ve fırsat çok. Bu süreçte iş dünyamızla, sivil toplum ve meslek kuruluşlarımızla ve üniversitelerimizle birlikte hareket etmeye devam edeceğiz. Sivil toplum kuruluşlarımızın ve iş insanlarımızın reform taleplerinde daha cesur olmasını bekliyoruz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak, bizler bu yolda her türlü desteği vermeye hazırız" açıklamasında bulundu.

“2021, dijitalleşmede şaha kalktığımız bir yıl olsun”

Etkinlikte konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, dijitalleşme alanında pek çok poltikayı hayata geçirdiklerini belirterek, “Ülkemizi oyunda tutacak hız ve esnekliğe sahibiz” dedi. Dijital dönüşüm konusunda büyük çalışmalar yaptıklarının altını çizen Oktay, “Verinin en önemli maden sayıldığı günümüzde trendlere ayak uyduracağımızı düşünüyorum. Yeni nesil teknolojileri de yeni iş modelleri üzerinde dönüştürücü etkilerini göstermeye başlamıştır.” diye konuştu.

AB Komisyonu raporuna göre dijitalleşmenin 21 milyon yeni iş kolu eklediğini aktaran Oktay, “Bu rakamlar kat be kat artıyor olacak. 2030 yılı ile 1 milyon üzerinde iş kolu olacağını düşünülüyor” şeklinde konuştu. Dijitalleşmenin büyüme üzerinde de ciddi etkileri olacağını söyleyen Oktay, “Dünyanın içinde bulunduğu bu dönüşüm dinamik bir süreci yaşadığımızı göstermektedir. Devletler yasal düzenlemeler yaparak bu yönde çalışmalar yapabilir. Bizim de bu süreçte e-devlet’e entegre sürecimiz oldukça etkilidir. Hedefimiz dijitalleşme ile birlikte sıfır belgedir.” açıklamasında bulundu.

Dış ticarette tek pencere sistemiyle süreci hızlandırdıklarının altını çizen Oktay, “Hedefimiz dış ticarette fiziki dijital ve yasal altyapıyı oluşturmaktır. Fiber altyapımızı da geliştirmeye devam ediyoruz. 5G’ye en kısa sürede yerli ve milli imkânlarla ilerlemeyi planlıyoruz.” dedi.

Başta özel sektör ve üniversiteler olmak üzere tüm paydaşların somut olarak ilerlemesi gerektiği üzerinde duran Oktay, “1 milyon yazılımcı seferberliği gibi projelerimiz adımlarımızın birkaç örneğidir. Dijitalleşme bir ekip işidir, ne kamu ne de özel sektör olarak geride kalamayız. Sizlerden beklentimiz büyük.” değerlendirmesinde bulundu.

Dijitalleşme değil dijital olgunluğu yükseltmek gerektiğini dile getiren Oktay, “Teknoloji ile azalan maliyetler gibi avantajlar size geri dönecek. Gelin 2021’i iş dünyası için dijitalleşmede Türkiye’nin şaha kalktığı bir yıl olarak belirleyelim. Ekonomimizin güçlü yönlerini daha da sağlamlaştıracak yol da kararlılıkla yürüyoruz.” diye konuştu.

“4. Sanayi Devrimi'nin öncülerinden biri konumuna gelmeyi hedefiyoruz"

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) tarafından online düzenlenen "Dijital Türkiye Konferansı"nda konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, yeni nesil teknolojilerin pazarı değil, geliştiricisi bir Türkiye olarak 4. Sanayi Devrimi'nin öncü ülkelerinden biri konumuna gelmeyi hedeflediklerini vurguladı. COVİD-19 salgınıyla birlikte dijitalleşmenin daha önce olmadığı kadar gündeme girdiğine işaret eden Varank, salgın süresince kamu hizmetlerinin ve iktisadi faaliyetlerin dijitalleşmesinde tüm dünyaya örnek olan bir performans sergilediklerini söyledi.

Varank, salgın döneminde birçok kamu hizmetinin dijital ortamda yürütüldüğünü ve özel sektörün de dijitalleşmeye ivme kazandırdığını belirterek, "Bunun bir yansıması olarak e-ticaret sektörü 2020'de yaklaşık yüzde 65 büyüdü. Bu yaygın dijitalleşmenin kayıt dışılığın azaltılması ve işletme maliyetlerinin düşürülmesi gibi çok önemli pozitif etkileri var.” dedi.

Bu kayıt altına almanın büyüme rakamlarına da yansıdığını düşündüklerini dile getiren Varank, “IMF, 2020-2021 Türkiye büyüme öngörülerini revize etti. Daha önce Türkiye'nin 2020'de yüzde 5 küçüleceğini tahmin eden IMF, şu anda bu rakamı yüzde 1,2 büyüme olarak revize etti. 2021'de Türkiye'nin yüzde 6 büyüyeceğini öngörüyor.” diye konuştu.

Model fabrikalar geliyor

Başta sanayi olmak üzere üretim süreçlerinde dijitalleşmeyle ilgili hedefleri olduğunu kaydeden Varank, bu kapsamda dünyadaki dijital dönüşüm trendlerini yakından takip ettiklerini, sanayici ve işletmelerin bu dönüşüme en iyi şekilde ayak uydurması için yol haritalarını belirlediklerini ifade etti.

Firmaların dijital dönüşüm süreçlerinde bütçe ve insan kaynağı yetersizliği gibi sorunlar yaşayabildiğine işaret eden Varank, "Biz işletmelerin bu sorunları aşmaları için Bakanlık olarak, destek ve teşvik mekanizmalarımızı çözüm odaklı olarak kurguluyoruz. Dijital dönüşümü, 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejimizin ana odağına aldık. Bu kapsamda, 5G ve ileri bağlantı teknolojileri, mobilite araçları ve teknolojileri stratejisi, akıllı yaşam, sağlık, finans ve ticarette dijital dönüşüm, sanayinin dijital dönüşümü ve Ulusal Yapay Zeka Stratejisinin hazırlanması konularında paydaş kurumlarımız ve özel sektörle birlikte hareket ederek önemli adımlar attık." açıklamasında bulundu.

Türkiye'nin sanayi altyapısını dijital dönüşümle daha rekabetçi bir hale getirmeyi öncelik olarak gördüklerine söyleyen Varank, bu kapsamdaki "model fabrikalar" projesiyle Ankara ve Bursa'da model fabrikaların faaliyete başladığını, Konya, Kayseri, Gaziantep, İzmir ve Mersin'de de yakında faaliyete geçeceğini ifade etti.

"2020’de dijital dönüşüm odaklı 396 projeye 158 milyon lira katkıda bulunduk”

Dijital dönüşüm odaklı birçok hibe ve destek programıyla da firmaların finansman ihtiyaçlarına cevap verdiklerini vurgulayan Varank, "İmalat sanayinde dijital dönüşümü teşvik etmek üzere KOSGEB vasıtasıyla yürüttüğümüz KOBİGEL programıyla hem teknolojiyi geliştiren hem de bu teknolojileri kullanan KOBİ’lerin sayısını artırmak için çalışıyoruz. Bu kapsamda 2020 yılında ilan ettiğimiz çağrıyla, dijital dönüşüm odaklı 396 projeye 158 milyon lira katkıda bulunduk. KOBİGEL'in dijitalleşme odaklı yeni çağrısını da yakında ilan edeceğiz." diye konuştu.

KOSGEB'in "Stratejik Ürün Destek Programı" kapsamında da KOBİ'lerin teknolojik üretim yeteneklerini geliştirmeleri için işletme başına 6 milyon liraya kadar destek sağladıklarını hatırlatan Varank, TÜBİTAK'ın bugüne kadar dijitalleşme alanında 5 binden fazla projeye 3,39 milyar lira destek verdiğini dile getirdi. Türkiye'de üretilen yazılımların niteliğini artırmak için yerli ve yabancı teknoloji şirketleriyle birlikte "Açık Kaynak Platformu" inisiyatifini başlattıklarını kaydeden Varank, firmaların dijital dönüşümüne yönelik mali destekleri güçlendirmek amacıyla Türkiye'nin Dijital Avrupa Programı'na katılım sağlaması yönünde çalışmaların devam ettiğini bildirdi.

"26 milyon Euro’luk bir bütçeyi dijitalleşme süreçleri için kullandıracağız”

Avrupa Birliği ile yürütülen Rekabetçi Sektörler Programı'nda dijitalleşmeyi odağına alan üç proje olduğundan söz eden Varank, "Yaklaşık 5 milyon Euro’luk Akıllı Teknolojiler Tasarım, Geliştirme ve Prototipleme Merkezi projesi, 9,9 milyon Euro’luk Endüstriyel Yetkinlik Merkezi projesi ve 10,5 milyon Euro’luk Hazır Giyim ve Tekstil Sektörünün Dijital Dönüşümü projesiyle toplamda 26 milyon Euro’luk bir bütçeyi dijitalleşme süreçleri için kullandıracağız." dedi.

Varank, mevcut iş gücünü geleceğin mesleklerine yönlendirecek projeler yapmanın yanı sıra insan kaynağının teknolojik bilgi ve donanımına yönelik projeler yürüttüklerine dikkati çekerek, "Sanayi Doktora Programı kapsamında dijital teknolojiler alanında 19 farklı üniversitenin 27 farklı sanayi firması ile yaptığı 31 projeyi destekliyoruz. Bu projeler kapsamında 123 doktora öğrencisini yetiştirecek ve doktora öğrenimleri sonrasında onlara istihdam desteği sağlayacağız.” şeklinde konuştu.

"Dijitalleşme sürecini fırsata çevirmek niyetindeyiz"

Varank, geçen yılın başında Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Davos toplantısında, "Dördüncü Sanayi Devrimi Merkezleri Ağı"na katıldıklarını ilan ettiklerini, yıl sonunda da WEF ve Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) işbirliğinde Dördüncü Sanayi Devrimi Merkezi'ni İstanbul'da açtıklarını ifade etti. Merkezin Türkiye özelinde projeler tasarlayacağını ve yapacağı pilot uygulamalarla, kamuya mevzuat önerilerinde bulunacağını bildiren Varank, "Merkezimizde, nesnelerin interneti, robotlar, yapay zeka, otonom araçlar, insansız hava araçları ve blok zincir alanında çalışmalar yapılacak. Kamu, özel sektör, üniversite ve STK iş birliğiyle sanayimizin dijital dönüşümünü hızlandıracak projeler yine burada geliştirilecek." diye konuştu.

Varank, dünyanın en büyük inovasyon ve girişimcilik platformunun (Plug and Play) merkezde bu ay çalışmalarına başladığını belirterek, "9 milyar dolarlık portföye sahip 40 binden fazla girişimi bünyesinde barındıran bu platform, girişimci, sanayici ve yatırımcıyı bir araya getirecek. Firmanın Türk girişimlerinden en az 1 'unicorn' çıkarma hedefinin de takipçisi olacağız." değerlendirmesinde bulundu.

Salgınla birlikte daha da hızlanan dijitalleşme sürecini çok iyi yönetmek ve Türkiye için fırsata çevirmek istediklerini vurgulayan Varank, "Dijitalleşmede bahaneye yer yok, imkan ve fırsat çok. Bu süreçte iş dünyamızla, sivil toplum ve meslek kuruluşlarımızla ve üniversitelerimizle birlikte hareket etmeye devam edeceğiz. Sivil toplum kuruluşlarımızın ve iş insanlarımızın reform taleplerinde daha cesur olmasını bekliyoruz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak, bizler bu yolda her türlü desteği vermeye hazırız." açıklamasında bulundu.

“Artık oyunun kuralları değil, oyunun kendisi değişiyor”

Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, “Bu çağın dinamiklerinin bir gerekliliği olarak toplumsal ve ekonomik tüm süreçlerde bir dijital dönüşüm yolculuğu içindeyiz” dedi. Çalışmalarda, insanın ve ekonominin aktörlerinin bu dönüşüme ne kadar hazır olduğu, nasıl daha güçlü adımlar atabileceği konularına özellikle odaklandıklarını kaydeden Kaslowski, “Bu sürecin başarısı için; yetkin insana, sağlıklı işleyen altyapıya, stratejik yatırımlara, etkili iş birliklerine, yüksek Ar-Ge ve inovasyon kapasitesine ve sürdürülebilir bir teknoloji ekosistemine olan ihtiyacı ısrarla vurguluyoruz.” diye konuştu.

Tüm paydaşların sinerji içinde hareket etmesinin kritik önemde olduğunu belirten Kaslowski, “Ülkemizin rekabet gücünü ve yarattığımız katma değeri artırma hedefiyle yürüttüğümüz çalışmalarımızda, paydaşlarımızla yakın diyalog içinde hareket ediyoruz. Kamu kurum ve kuruluşlarımızla temaslarımızdan, benzer önceliklere ve vizyona sahip olduğumuzu görmek bizi cesaretlendiriyor” ifadelerini kullandı. COVİD-19 salgınının ekonomik ve toplumsal olarak ciddi yaralar açtığını bildiren Kaslowski, “Bu zorlu dönem tüm ekonomilerde olduğu gibi ülkemizde de önemli dönüşüm gerekliliklerini ortaya çıkardı. Gerek salgın sürecinde dayanıklılığın gerek toparlanma sürecine hızla geçişin unsurlarına baktığımızda, bu süreçlerin bel kemiğini dijitalleşmenin oluşturduğunu görüyoruz. Artık oyunun kuralları değil, oyunun kendisi değişiyor” diye konuştu.

“COVİD-19 salgınının dijital dönüşüm sürecini daha da hızlandırdı”

COVİD-19 salgınının dijital dönüşüm sürecini daha da hızlandırdığını belirten Kaslowski, “Bu yolculuğa başlamış ekonomiler ve şirketler daha hızlı uyum sağladı ve giderek yatırımlarını bu alana yoğunlaştırdı. Henüz başlamamış olanlar ise ciddi adımlar atıyor. En geleneksel sektörler bile dijitalleşmeye karşı duvarlarını kaldırıyor.” şeklinde konuştu.

Dijitalleşmenin, iş yapış yöntemleri, çalışma hayatı, tedarik zincirleri gibi birçok alanda daha fazla yer alması bu süreçte yeni teknolojilere yatırımı ve talebi de artırdığını dile getiren Kaslowski, “Dijital dönüşümün itici güçlerinden olan yazılım sektörünün ve etkileşim içinde olduğu dijital sektörlerin toplam büyüklüğünün önümüzdeki 5 yıl içinde yaklaşık 2 kat artarak 4 trilyon dolara çıkması bekleniyor.” diye konuştu.

Pandemi ile artan görüntülü görüşme ve uzaktan çalışma uygulamalarının yarattığı talebin bulut bilişim altyapı yatırımlarını yüzde 35 artırdığını aktaran Kaslowski, “Yapay zeka, artırılmış gerçeklik, makine öğrenimi gibi yeni nesil teknolojilerin üretilmesi ve kullanılması; sektör ve ölçek fark etmeksizin verimlilik ve katma değer artışında katalizör oluyor. Yükselen yeni nesil teknolojilerle ve internet erişiminin artışıyla birlikte akıllı cihazlar hayal edemeyeceğimiz miktarlarda veri üretiyor; çağın dinamiklerinin yakalanmasında “büyük veri” başat bir rol oynuyor.” açıklamasında bulundu.

“Sürdürülebilir teknolojilerin önem kazandığı, AR-GE yatırımlarının ivmelendiği, girişimcilik ekosisteminin baş döndürücü bir hızla büyüdüğü, iş modellerinin yeniden kurgulandığı ve siber güvenliğin yeni stratejik alan olduğu bir dünya düzenine doğru ilerliyoruz” diyen Kaslowski, bu dönemde şirketlerin dijital dönüşüm yatırımlarını, çevik ve stratejik bir planlama çerçevesinde gerçekleştirmelerinin etkinliği ve başarıyı belirleyen unsurlar olacağını bildirdi.

Jeopolitik konumun ve alışageldik rekabet kurallarının yerini uluslararası işbirliğine daha fazla devrettiği bir dönem yaşandığını ifade eden Kaslowski, “Ne kadar birbirimize bağımlı, değer zincirinin ise ne kadar hassas dengeleri olduğunu bu pandemi sürecinde çok derinden yaşıyoruz” dedi. Kaslowski şöyle devam etti: “Pandemi şartları, dayanışma ve işbirliğinin kritik konularda çözümü nasıl ivmelendirdiğini de gösterdi. Ülkemizin bu yeni normalde rekabetçi bir ekonomik düzeni sağlayacağına, geleceğimizin güçlü hikayesini hep birlikte yazacağımıza gönülden inanıyoruz.”

“Dünyanın bir yenilenmeye, bir resete ihtiyacı var”

Etkinlikte konuk konuşmacı olarak yer alan Dünya Ekonomik Forumu Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Klaus Schwab, “Dünya şu anda kritik bir değişim döneminden geçiyor. Onaylanan aşıların uygulanmaya başlanması sağlık açısından umut ışığı oldu. Bu sayede bizler tekrar ekonomik toparlanmaya odaklanacağız.” dedi.

Daha birkaç sene öncesinde aslında böyle bir dünyayı tahayyül etmenin mümkün olmadığını aktaran Schwab, “Sadece 1 yıl içerisinde küresel salgının hemen arkasından böyle bir aşının dağıtılabileceğini düşünmek imkansız olurdu fakat başardık.” diye konuştu.

COVID-19’un medikal alandaki gelişmelerin ne kadar ilerlediğini gösterdiğini belirten Schwab, “4. Sanayi devri dediğimiz bu süreçte sağlık alanında da ilerleme kaydettik. Bütün bu gücün iyilik için kullanılabileceğini bize gösterdi. Kapsayıcı ve insan odaklı politikaların tüm dünyanın ekonomik ve sosyal stratejisinde ne kadar köklü bir önem arz edeceğini gösterdi. Aslında bütün bu gelişmeler bize ne kadar hazırlıksız olduğumuzu da gösterdi.” şeklinde konuştu.

Sağlık, sosyal ve ekonomik altyapıların değiştiği üzerinde duran Schwab, “Bu salgın bize hiçbir şey ögretmediyse şunu öğretti aslında, her zaman olduğu gibi iş yapmaya devam etmek artık işe yaramayacak.” dedi.

Dünyanın bir yenilenmeye ve bir resete ihtiyacı olduğunu kaydeden Schwab, “Bu sadece hükümetler ve devletler yeniden kendi stratejilerini değerlendirebilirse gerçekleşecek. Teknolojilerin yaygınlaştırılması bu büyük resetlenmede önemli bir rol oynayacak.” açıklamasında bulundu.

Yeni teknolojilerin benimsenmesinin kapsayıcı ve adil bir şekilde yapılması gerektiğini söyleyen Schwab, “Bu sayede faydalar en üst seviye çıkmalı riskler de en aza indirilmeli. Ekonomik, jeopolitik ve küresel olarak bölgesinde önemli bir aktör olan Türkiye burada bir liderlik üstlenebilir, dijital dünyadaki etkilerin en üst seviyeye çıkarılması için öncülük edebilir.” açıklamasında bulundu.

 “Artık dikey değil yatay olarak düşünmek zorundayız”

4 temel mesaj paylaşmak istediğini söyleyen Schwab, şöyle devam etti: “Öncelikle teknolojinin değişim hızı daha önce hiç görmediğimiz kadar hızlı bir şekilde gerçekleşiyor. Biz de buna ayak uydurmalıyız. Teknolojik alanda şu an tecrübe ettiğimiz şey daha önce eşi benzeri görülmemiş bir durum. Açık kaynak kullanımı artık araştırmalar için mümkün. Ve bizler ilgimizi bu alana vermeye devam etmeliyiz. İnovatif atılımlar toplumun faydasına olacak şekilde ortaya konulmalı. Teknolojiye ayak uydurabilmek için işletmeler geleneksel iş modellerinden farklı düşünmeli. Artık dikey değil yatay olarak düşünmek zorundayız. Türkiye de bu noktada teknolojiye ciddi yatırımlar yapmakta. İkinci mesajım; iş gücünün güçlendirilmesi çok iyi olacak. Teknoloji bizim calisma ortamımızı değiştirmeye devam edecek. Bu konuda yeniden beceri kazandırma stratejileriyle ilerlemeliyiz. Hem devlet hem de iş yönetimine bu değişimi yansıtmak zorundayız. Bunun için yaşam boyu öğrenme çok önemli. Geleneksel pedagojiden de uzaklaşmalıyız. Bir eğitim devrimine ihtiyaç var. Türkiye'nin genç ve dinamik bir nüfusu olduğunu biliyoruz. Bu nüfus çok ciddi bir fırsat teşkil ediyor. Bu sayede gençlerin becerileri kullanılabilir. Doğru strateji tüm ekosisteme odaklanmali. Genç iş gücünü burada tutmak mümkün olmalı. Siz iş dünyasının özel bir rolü var. Üçüncü mesajım, teknoloji yöntemiyle dengelenmesi. Teknoloji önemli fırsatlar sunuyor. Aynı zamanda bir zaman riskler de barındırıyor. Önemli olan dengeli bir şekilde yürütebilmek. Dördüncü mesajım, işbirliği dijital dönüşümün hızlandırılması için çok önemli.”

Ev alacaklar dikkat! Konut kredisinde faizler düştü: Başvuru şartları neler? Finansal okuryazarlığınızı ücretsiz eğitimlerle geliştirin! Meteoroloji'den 14 il için sarı kodlu uyarı: Kuvvetli yağış geliyor TOKİ yüzde 25 indirim kampanyası başlıyor! İşte başvuru tarihleri Ankaralılar dikkat! Bu yollar trafiğe kapatılacak Yargıtay kararı: Emeklilerin kredi ödemeleri maaşlarından kesilemez