Çalışma saatinin azaltılması kayıt dışı istihdamı körükler
Haftalık çalışma saati süresinin azaltılması önerisinin acil ihtiyaç olmadığını vurgulayan LaborLab kurucusu Bülent Pirler, çalışma saatinin azaltılmasının istihdamı artırmayacağını, kayıt dışını körükleyeceğini söyledi.
Mehmet Kaya |MEHMET KAYA / ANKARA
Çalışma hayatında ve endüstriyel ilişkilerde son yıllarda yaşanan dalgalanmalar yeni düzenleme önerileriyle yeni bir tartışma alanı yarattı. İş kanunlarındaki değişiklik önerilerinin ardından, işçi ve işveren tarafları sosyal diyalog temelli bir düzenleme yapılması talebiyle ortaya çıktı. Uygulanan dezenflasyon programı nedeniyle çalışma hayatındaki sorunlar öne çıkmaya başladı. İşsizlik kontrol altında görülse de talep daralması, ihracatçı olmayan şirketleri zorlamaya başladı. İhracatçı şirketlerde de uluslararası fiyatlar ve işgücü yönetimine ilişkin bir dizi sıkıntı dile getiriliyor.
Bu ortamda, çalışma hayatına yönelik olarak düzenleme önerileri ortaya çıkmaya başladı. İş kanununda tek çatı kanunu yapılmasına ilişkin bir taslak hazırlığı kamuoyuna duyuruldu. Bunun ardından haftalık çalışma saatlerinin 40 saate düşürülmesi yönünde bir öneri gündeme getirildi. İşveren ve işçi tarafı ise bu düzenleme sürecinin sosyal diyalog mekanizması içinde olması talebini iletti.
Endüstriyel ilişkilerin düzenlenmesinde öncelikli konular
EKONOMİ’ye konuşan LaborLab kurucusu ve Bülent Pirler, çalışma hayatında esnekleşme başta olmak üzere bir dizi düzenlemeye ihtiyacın kesin olduğunu ancak çalışma saatlerinin azaltılmasının ihtiyaç olmadığını, süre azaltmanın sanıldığının aksine istihdamı artırmayacağı, hatta kayıtdışılığı körükleyeceği uyarısında bulundu. Bülent Pirler’in bir başka uyarısı ise bu düzenlemenin, başta kıdem konusu olmak üzere olası bazı düzenlemeler için masada tutulmasının sorun yaratacak bir yaklaşım olarak öne çıktığı oldu.
İnsan kaynakları ve çalışma hayatı alanında danışmanlık hizmetleri veren Labor Lab kurucusu, Eski TİSK Genel Sekreteri Bülent Pirler, “Endüstriyel ilişkiler son 5-6 yıldır ciddi değişim gösteriyor. Pandemi çok şeyi etkiledi ve dönüşüm ihtiyacını net gösterdi. Türkiye’deki seçimler ve enflasyon da yeni ihtiyaçlar ortaya çıkardı” dedi. Pirler, devletin açıkladığı verilerle, algılanan ekonomik gelişmeler arasındaki ciddi farkın hem işçi, hem de işveren tarafından yönetilemediğini, taleplerin sürekli yukarı seviyelerde gerçekleştiğini kaydetti.
Kamunun asgari ücret, emeklilik düzenlemeleri başta olmak üzere attığı bazı adımların uzun zamandır görülmedik biçimde kamunun çalışma hayatını yönlendirmesi-müdahalesi anlamına geldiğini kaydeden Pirler, “Bunun da getirdiği çeşitli sonuçlar çıkıyor. Sözünü ettiğim enflasyondaki (açıklanan-algılanan), işsizlik, ne bileyim verimlilikteki balonlar olmasa belki biraz daha dengeli olabilirdi. Ancak bu boşluklar-balonlar endüstri ilişkilerine olumsuz yansıyor” uyarısında bulundu. Pirler, sorunu derinleştiren bir başka boyutun da kayıtdışılık olduğunu hatırlattı.
“Haftalık çalışma saati süresi azaltma önerisi acil ihtiyaç değil, çok fazla soru yaratıyor”
Pirler, kayıt dışının yüksek olduğu bir ortamda haftalık çalışma saati azaltılmasının etkisinin olup-olmayacağı, işçi ve işverenin böyle bir düzenlemeye hazırlık düzeyi ve mevcut ekonomik koşullar altında çalışma hayatının ana ihtiyaçlarına odaklanma gerekliliği-zamanlama kanallarından konunun gündemde tutulmaması gerektiğini savundu. Türkiye’de işçi ve işverenin evet demediği bir düzenlemenin uygulamasının çok zor olduğunu vurgulayan Pirler, “Haftalık çalışma süresi çok ciddi ayrıntılara inilmesi gereken bir konu. Yapay gündem gibi karşımıza çıkıyor. 40 saat meselesine bakarsak, kayıtdışılık engellenmeden bunu konuşmamız gerçeken ciddi soru. Kayıt dışılık artar mı, evet artar. Bunun tersini söyleyen olacaktır ancak dünya uygulamalarında istihdamın artmadığı görülüyor. İkincisi Türk sanayi ve hizmetler sektörü buna ne kadar hazır, hatta işçi ne kadar hazır. Vardiyalı çalışmalarda 1 saat indirim bile sistemi bozuyor, düzeltmenin her biri maliyet. Böyle bir düzenleme olursa 45 saatlik ücret mi korunacak, saat başı ücrete mi geçilecek, aylık ücrete mi geçilecek. Çok fazla soru var.” diye konuştu.