Borsa kritik seviyede ve yüksek riske hazır
Enflasyonun yapışkanlığına ilişkin süregelen endişeler, yatırımcının TL mevduat ve dövize olan ilgisine ket vuruyor. Bazı hisselerdeki fiyatlamaların dolar bazında iki yıl önceki seviyelere kadar gerilemesi, borsa yatırımcısında risk iştahını yeniden destekliyor. Uzmanlar, önümüzdeki ay yaşanacak bir dizi olumlu gelişmenin yeni bir yükselişi destekleyebileceği konusunda yatırımcıyı uyarıyor.
Haber Merkezi |Serap Sürmeli
Türkiye, tarihinin en yüksek oranlı faiz artırım döngüsünde yedinci ayını tamamladı. Her ne kadar para politikasında atılan adımların makro etkilerinin, 6 ile 8 ay gecikmeli olarak kendini gösterdiği bilinse de hâlihazırda piyasada çekilmesi gereken bir likidite var ve parasal aktarım mekanizmasında mevduat faizlerine yeteri kadar ilgi olmadığı görünüyor.
Diğer yandan enflasyon kimsenin istemeyeceği kadar yüksek ve güçlü bir şekilde tırmanıyor, ancak döviz kuru günlük swap maliyeti kadar yani günde ortalama 3 ya da 4 kuruş seviyesinde artabiliyor. Bu trend Türkiye’yi mal ve hizmet tarafında döviz bazında bile pahalı bir ülke haline getirmeye başladı. Özetle, her ne kadar faiz artırım döngüsünün sonuna gelindiği söylense de enflasyonun yapışkanlığına ilişkin süregelen endişeler, yatırımcının TL mevduat ve dövize olan ilgisine ket vuruyor.
Hâl böyleyken borsa eskisi kadar güçlü bir ivmeyle olmasa da enflasyona karşı hava yastığı arayan yatırımcının ilgisini üzerinde toplamaya başladı. Bazı hisselerdeki fiyatlamaların dolar bazında iki yıl önceki seviyelere kadar gerilemesi, risk iştahını destekliyor. Ancak, endeksteki ılımlı yükseliş, 7.200 düzeltmesinde giden ve bir daha geri dönmeyen küçük yatırımcının ilgisini çekmeyi başarabilmiş değil. Yeni bir hikâyeye ihtiyaç var ve uzmanlar bunun için mart ayını işaretliyor.
FİTCH RAPORU YENİ BİR YÜKSELİŞİN HABERCİSİ OLABİLİR
Şöyle bir senaryodan söz ediliyor: 2023 yılının son çeyreğine ilişkin finansallar bir başlangıç noktası oluşturabilir. Açıklanacak muhtemel güçlü finansallar, kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in 8 Mart’ta yayımlanması beklenen Türkiye raporunun ardından piyasaları hareketlendirebilir-özellikle muhtemel bir not artırımı yeni bir yükseliş dalgasını tetikleyebilir.
Ayrıca, BIST-30 şirketlerinin kredi notlarının da Fitch tarafından artırılması halinde; bu şirketlerin endeksteki yükselişe liderlik edebileceği söyleniyor. Küresel tarafta da cevap bekleyen en kritik soru, Fed’in mart ayındaki toplantıda faiz indirimine başlayıp başlamayacağı ile ilgili. Diğer yandan yatırımcıların, önümüzdeki ayın sonunda yapılması planlanan yerel seçimler sonrasında hükümetin yumuşak iniş hikâyesine vereceği desteği değerlendirmesi için de zaman tanıyacak.
Bunlardan her biri, endekste yukarı yönlü hızlanmanın seçime doğru ya da seçim sonrası yaşanma ihtimalini artıran ya da azaltan senaryolara destek verecek. Ancak, asıl belirleyici olan yatırımcılarının kritik mart ayı öncesindeki seçimleri olacak. Bunun için bir grup uzmana mart ayı öncesi, ideal portföy önerilerini ve beklentilerini sorduk.
UZMAN GÖRÜŞLERİ
ÜNLÜ & CO ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ KIDEMLİ MÜDÜRÜ MURAT AKYOL
PORTFÖY DAĞILIMINDA DEĞERLİ METALLERE DE YER VERİLMELİ
XSeçim tarihi yaklaştıkça piyasaların net bir yöne doğru hareket etmekten ziyade belirsizliğin sona ermesini beklemeye yöneleceğini ve bunun da endekste bant hareketi görmemize neden olabileceğini düşünüyoruz. Ayrıca seçim nedeniyle öngörülebilirliğin düşük olduğu yılın ilk aylarında yüksek faiz oranlarının yerli yatırımcıları BIST’ten sabit getirili varlıklara yöneltebileceğini de unutmamak gerekir.
Sadece seçime kadar olan süre zarfında sektörler arasında belirgin bir ayrışma yaşanması kolay görünmemekle birlikte risk iştahının arttığı dönemlerde bunun özellikle bankacılık endeksine pozitif yansıması daha yakın bir ihtimal gibi görünüyor.
Seçim süreçleri tüm dünyada piyasalar açısından belirsizlik anlamına geldiği için bu tip dönemlerde belirli bir varlık türüne yönelmekten ziyade daha dengeli bir portföy oluşturarak riskleri azaltmak en uygun tercih olacaktır. Dolayısıyla portföy dağılımında yerli hisse ağırlığının daha yüksek olmasını önermekle birlikte, yurt dışı hisse senetlerine ve değerli metallere de yer verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca eurobondlara da yatırım yapılması hem portföy çeşitliliğini artıracak hem de getirileri destekleyecektir.
Bunun için net bir tarih vermek mümkün olmasa da seçim belirsizliğinin de geride kalması ile yıl ilerledikçe; enflasyonla mücadele programının başarısına ilişkin göstergeler ve makroekonomik tarafta sağlanabilecek daha öngörülebilir bir çerçeve güçlü yabancı ilgisini artırabilir. Ayrıca, bu dönemde gelişmiş ülke merkez bankalarının faiz indirimleri ve kredi derecelendirme kuruluşlarının olası not artırımları yatırımcıların risk iştahını artırarak yabancı girişlerini destekleyebilir. Hisse tercihi açısından bakarsak yabancı yatırımcıların daha çok büyük ölçekli şirketlere yönelmesi ise beklenebilir.
ALNUS YATIRIM ARAŞTIRMA MÜDÜRÜ YUSUF KAVAK
BANKA, HOLDİNG VE ULAŞTIRMA SEKTÖRLERİ YABANCININ RADARINDA
X Geçtiğimiz yılın sonlarına doğru döviz kurlarındaki yükselişin etkisini hissettirmesi, mevduat faizlerindeki artış, kripto varlıkların hızla toparlanması ve gram altının da iyi bir performans göstermesi; borsa yatırımcıları için bir çok alternatif yatırım aracının varlığını gözler önüne sermiş ve borsa üzerinde oluşan satış baskısı ile de yatırımcı sayılarında azalışlar ortaya çıkmıştı. Son zamanlarda, Moody’s tarafından Türkiye’nin kredi görünümünü ve bazı şirketlerin kredi notları ile görünümlerinin yükseltilmesi borsa üzerinde olumlu bir etki oluştururken; Türkiye’nin, İsveç’in NATO üyeliğine onay vermesi ile ABD-Türkiye ilişkilerinde yaşanan iyimserlik de pozitif bir katalizör görevi gördü. Mart sonuna kadarki yerel seçimlere kadar Borsa İstanbul’da yükselişlerin ivme kazanması için yeni katalizörlere ihtiyaç olacaktır. 2023 yılının 4.çeyreğine ilişkin finansalları bu anlamda iyi takip edelim. Yine, 8 Mart’ta Fitch’in Türkiye ile ilgili derecelendirme raporunu yayımlaması durumunda; olası bir kredi not artırımı yeni bir rallinin önünü açabilir. Küresel tarafta da, Fed’in faiz indirimlerine mart toplantısında başlayıp başlamayacağı kritik olacak. Türkiye’ye F-16 satışı, Fitch’in not artırımı ve Fed’in martta faiz indirimine gitmesi gibi bir pozitif senaryoda; borsada genel bir ralli oluşabilir. Bunun yanı sıra, BIST-30 şirketlerinin kredi notlarının da Fitch tarafından artırılması halinde; bu şirketler ekstra pozitif etkilenebilir. Yine, son zamanlarda Türkiye’nin ihracat pazarlarında toparlanma olması ve TCMB’nin senenin sonuna doğru başlaması beklenen faiz indirimlerine dair beklentilerle de sınai firmaları olumlu fiyatlanabilir. Yine faiz oranlarına duyarlı konut ve inşaat sektörleri açısından da bu durum kritik olacaktır. Kentsel dönüşüme başlanması gibi bir durum olursa da; çimento, demir-çelik ve inşaat firmaları için daha pozitif ayrışma görebiliriz. ABD Kongresi’nin Türkiye’ye F-16 satışını onaylamaması, Fitch’in notumuzu ve sabit bırakması, Fed’in faiz indirim beklentilerini ötelemesi, Türkiye’nin ihracat pazarlarında beklenen toparlanmanın da zora girmesi gibi bir dizi aksilik görecek olursak da; borsada yeni bir düzeltme hareketi yaşayabiliriz. Her ne kadar son zamanlarda pozitif bir seyir içine girsek de; önümüzdeki birkaç aya ilişkin tüm bu belirsizliklerin ortasında borsa yatırımlarının portföylerde yüzde 50›yi geçmemesi mantıklı olabilir. Yine, olası risklere karşı gram altın ve döviz yatırımları da yüzde 25›lik dilimlerde kişisel portföylerde yer tutabilir. Yabancı yatırımcı 3 aya yakın bir sürede 2 milyar dolar civarında hisse aldı. Önümüzdeki süreçte bu alımların devamı için olumlu katalizörlerin devreye girmesi gerekecek. Bunun sağlanması durumunda yabancı yatırımcıların ilk adresinin yine BIST-30 hisseleri olacağını düşünüyorum. Sektörel olarak da; banka, holding ve ulaştırma sektörleri yine yabancı ilgisinde başı çekebilir.
İKON MENKUL PORTFÖY ARACILIĞI BİRİM YÖNETİCİSİ DOĞANCAN ÖNCAN
GIDA SEKTÖRÜNDEKİ ŞİRKETLER BİR ADIM ÖNDE
X Enflasyon güçlü bir şekilde artıyor, ancak döviz kuru günlük swap maliyeti kadar yani günde ortalama 3 ya da 4 kuruş seviyesinde artıyor. Bu da açıkçası Türkiye’nin mal ve hizmet tarafında döviz bazında bile pahalı bir ülke haline getirmeye başladı. Ancak enflasyonist baskı o kadar kuvvetli ki, halen negatif reel faiz verilmesi enflasyon üzerindeki baskıları destekliyor. Bu noktada, aslında faizler artmış olsa da şu anki haliyle enflasyon ile mücadele konusunda tam bir güven olduğunu görmüyorum. Ocak ayında döviz kurunun stabil gitmesine rağmen mal ve hizmet fiyatlarında döviz bazında bile pahalı bir hale gelinmesi bunu açıkça gösteriyor. Hâl böyleyken borsa tarafı eskisi kadar güçlü bir ivmeyle olmasa da tekrar yatırımcı çekmeye başladı. Enflasyondan korunmak amacıyla tek adres tekrar borsa oldu. Borsa İstanbul için öncelikle, bir önceki tepe olan 8.562 direnci çok önemli olacak. 31 Ocak Çarşamba günü 8.577 ile tepe noktası test edildi. Aşılması halinde iki önemli seviye var. 8.931 ve 9.402 seviyeleri teknik olarak önemli olacaktır. Döviz bazında XU100/USDTRY tarafında baktığımızda orada da 280 $ ara direnci geçilmek üzere. TL bazlı grafikteki tarihi seviyeye ve USD bazlı grafikte de de 280 $ ara direnci BIST-100 için önemlidir. Döviz bazında dahi pahalılaşan mal ve hizmet fiyatları esasında her sektörü olumlu etkiler. Ancak özellikle gıda sektöründeki şirketleri bu noktada bir adım önde görüyorum.
Seçime kadar olan süre içerisinde, portföy dağılımı yapmak gerekirse geride kalmış kur fiyatı ve negatif reel faiz sebebiyle yüzde 30 oranında döviz ya da altında kalmak şimdi ve yerel seçimlerden sonra güvenli liman olarak yanımızda olabilir. Yüzde 30 oranında borsa tarafında özellikle gıda perakende sektörü ve bankalar öne çıkabilir. Borsa tarafı hem TL hem de döviz bazında artarken, bir önceki tarihi seviyesindeki kadar yatırımcı sayısına sahip değil. Küçük yatırımcıların bir kısmı 7.200 düzeltmesinde gitti ve tekrar geri gelmedi. Burada tekrar bir coşkuya ve tabii döviz ile enflasyon arasındaki makasın kapanmasına ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. 31 Mart yerel seçimleri sonrası siyasi belirsizlik ortadan kalktıktan sonra döviz hareketlerinin biraz daha serbest bırakılmasını bekliyorum. Dolayısıyla yabancı yatırımcı giriş yapacaksa bunun 31 Mart sonrası gerçekleşebileceğini düşünüyorum.
AHLATCI YATIRIM HAZİNE MÜDÜRÜ ARDA COŞAR
BIST-30 DAHA ÖN PLANA ÇIKABİLİR
X Mevcut durumda 2024 yılı beklentileri; yılın ilk yarısında zirve yapan ancak daha sonra yüzde 40’lar mertebesine gerilemesi beklenen enflasyon, gerileyen ekonomik büyüme, toparlanan cari denge, yılın tamamında ya da yıl sonuna kadar merkez bankası haftalık repo faizinin şimdiki seviyesinde sabit kalması, bu esnada gerileyen risk primi ve not görünüm artışları olarak sıralanabilir. Bununla beraber merkez bankası enflasyonu düşürmek için faiz artırımı, seçici ve miktarsal sıkılaştırma, özellikle tüketici kredileri ve kredi kartları üzerine düzenlemeler yapılıyor. Enflasyonu geriletmenin bir diğer önemli ayağı da döviz kurlarını kontrol etmek. Yani döviz kurlarının gerilemesi istenmiyor ama yukarı doğru hızlı bir yükseliş olmaması da gerekiyor. Bu sebeple kur şu an kontrol altında ve yatay pozitif bir seyir izliyor. Kur yükselişi enflasyon oranına göre oldukça geride. Yerel seçimlerden sonra kurda bir hareketlenme görebiliriz ancak sene genelinde kurun enflasyon oranının altında artmaya devam etmesini beklemek makuldür diye düşünüyorum. Mevcut ekonomi yönetimi kurların düşmesini istemeyeceği gibi, hızlı bir artıştan da kaçınacaktır. Bu süreçte BIST-100 endeksinde artık 8.000 aşağısı kalıcı bir seviye beklemem, daha çok 8.500-8.600 direnç bölgesinin test edilmesi bu seviye yakınlarında işlem görmesini bekliyorum, eğer kırarsa 9.000’ler mertebesine yükseliş görülebilir. Sene içinde ise 11.000-12.000 seviyeleri olası diye düşünüyorum. Ancak yukarı yönlü hızlanmanın seçime doğru ya da seçim sonrası yaşanma ihtimali de yüksek. O sebeple de borsadaki mevcut seviyeler beklentileri olumlu ve fiyatları uygun seviyelerden hisse toplamak ya da biriktirmek için uygun bir dönem olabilir.
Kurun yatay pozitif bir bantta seyir etmesi ve genel enflasyondan daha düşük seviye de yükselmesi pek tabii ki ihracatçı olan, gelirini döviz üzerinden sağlayan şirketler için olumsuz. Tabii, tek etken bu değil, çok sayıda etken olmakla beraber döviz üzerinden gelir elden eden özellikle maliyetleri TL bazlı ise olumsuz bir durum oluşturduğu söylenebilir. Bununla beraber TL bazlı çalışan ayrıca nispeten az yükselen döviz kuru nedeni ile maliyetlerini baskılayabilen şirketlerde mevcut. Ayrıca kuru hızlı bir şekilde yükselterek, fiyat istikrarsızlığı oluşturmak pahasına ihracatı desteklemek sürdürülebilir bir politika değil. Mevcut kur üzerinden olumsuz etkilenenler ihracatçı şirketler olmak ile beraber olumlu etkilenen sektörler gıda perakende ve perakende, teknoloji ve telekomünikasyon ayrıca çimento gibi enerji yoğun sektörler, ayrıca stabil döviz kurlarından faydalanacak banka ve holdingler olduğunu söylemek mümkün. İhracatçı şirketler ise kendi hikâyelerine göre olumlu ya da olumsuz ayrışan şirketlerde bulunuyor. Hisse ağırlıklı bir portföyden yanayım bununla beraber ABD borsalarına dayalı endeks fonları ya da değerli metaller portföyde bir miktar bulunmalı. Şu an borsa pahalı değil hatta ucuz, bununla beraber borsanın gerilemesi ile gerileyip uygun seviyelere gelmiş ama beklentileri olumlu hisseler var, ağırlığı bu hisselerden sepet yapıp borsanın sene içerisinde yükselmesi beklenebilir.
Bununla beraber yurt dışında Fed’in 2024 yılında faiz indirim beklentileri ABD borsalarını destekliyor ayrıca daha önce korkulduğu kadar büyük bir resesyonda görünmüyor. Bu açıdan ABD borsaları ya da bunlara dayalı fonlar iyi durumda. Borsada fon almak istemeyenler için ise altın ve gümüş de portföylere eklenebilir. İhtiyaç için ayrılan miktar haricinde TL ya da dolar nakit önermiyorum.
Aslında yabancı girişi geçen sene haziran ve sonrasında başladı, Haftadan haftaya para giriş çıkışları olmakla beraber, kümüle hesap edildiğinde yabancı girişi sınırlıda olsa olduğunu ve devam ettiğini görüyoruz. Seçimlerden sonra hızlanabilir, ya da cari dengede toparlanma ve enflasyonda gerileme görülürse giriş hızlanabilir. Ancak eski yüksek seviyelerini yüzde 60’lar 70’ler mertebesine yabancı oranının gelmesini beklemem. Yabancı girişinden en çok faydalanacak sektörler, banka ve holdingler yanı sıra büyük boyutlu şirketler. Daha çok BIST-30 BIST-100’e göre daha ön plana çıkabilir. Bu süreçten en az faydalanması olası hisseler ise yan tahtalar dediğimiz daha küçük çaplı likiditesi düşük şirketler olacaktır. Ancak yukarıda belirttiğim gibi, tek hikâye enflasyon, döviz kuru yabancı girişi değil, daha fiyatlanabilecek hisse özelinde gelişmeler olabilir.
DENİZ YATIRIM YATIRIM DANIŞMANLIĞI, BÖLÜM MÜDÜRÜ ALİ BARBAROS DEMİRER
MAYIS İTİBARIYLA BORSAYA YABANCI İLGİSİ CİDDİ ANLAMDA ARTAR
X Bugün itibarıyla özellikle mevduat faizlerinin geldiği seviyeyi göz önüne alırsak, mevduatın borsaya ciddi bir alternatif oluşturduğunu söyleyebiliriz. Buna rağmen 8.500 seviyelerini test eden Borsa İstanbul’da bu seviyelerin geçilmesi durumunda, 9.500’e kadar yeni bir yükseliş dalgası yaşanabileceği düşüncesindeyiz. Bu yükselişin havacılık, perakende ve holding hisselerinin öncülüğünde olması beklenebilir. Mart sonu yapılacak yerel seçimlerin borsa endeksi üzerinde büyük bir etkisi olmasını beklemiyoruz. Önümüzdeki dönem genel gidişatı etkileyebilecek en önemli faktörün, enflasyon rakamları olacağını öngörüyoruz. Bu aynı zamanda yabancı yatırımcılar için de belirleyici olacaktır. Enflasyonda tepe noktaya mayıs-haziran gibi ulaşılacağı ve bu tarihten itibaren eylül-ekim ayına kadar sert düşüş görülebileceği düşüncesindeyiz. Bu senaryoyu baz alarak mayıs ayından itibaren borsaya yabancı ilgisinin ciddi anlamda artabileceği; bu ilginin odak noktasında yine bankacılık sektörünün yer alacağı, aynı zamanda havacılık, perakende ve holding tarafında da görülen ilginin devam
edeceği kanaatindeyiz.
İNFO YATIRIM ARAŞTIRMA STRATEJİSTİ ÇAĞLAR TOROS
KISA VADELİ PORTFÖYLER RİSK İŞTAHINA GÖRE DEĞİŞEBİLİR
X Yerel seçimlerin genel seçimler kadar ekonomik aktiviteler üzerinde etkili olacağını düşünmüyorum. Seçim süreci yaklaştıkça kısmi de olsa bir belirsizlik ortamı olabilir fakat bu durumun fiyatlamalar üzerinde ekstrem bir etkisi olabileceği kanaatinde değilim.
Enflasyon tarafının mayıs ayına kadar yükselmesini bekliyorum. Döviz kuru tarafında da yukarı yönlü seyir az da olsa devam ediyor. 31 Mart seçimleri esnasında şubat ayı enflasyon beklentim yıllık bazda yüzde 64,5, Mart enflasyon beklentim yüzde 64,8’ken dolar/TL kurunda mart sonunda 31,50 seviyelerini bekliyorum. Opsiyon piyasalarında da 31 seviyesinin üstünün yoğunlaştığını görebiliyoruz.
Seçim sürecinden ziyade seçimin olduğu zamanlarda bilançolar açıklanmaya devam edecek. Enflasyon muhasebesinin ana tema olacağı 2023 yılı son çeyrek finansallarında konsolide olmayan bilançoların son açıklanma tarihi 9 Mayıs, konsolide finansalların son açıklanma tarihi 20 Mayıs olarak açıklandı. Duran varlıklarının özkaynaklara oranı yüksek olan şirketlerin, duran varlıkları ve öz sermayelerindeki enflasyon düzeltmesinden olumlu etkileneceğini düşünüyorum. Ayrıca aktiflerini borç ile finanse eden şirketlerin enflasyon muhasebesinden olumlu etkilenmesi beklenebilir. Düşük FAVÖK marjı ile çalışan, uzun stok gün sayısına sahip şirketler açısından enflasyon muhasebesi olumsuz bir faktör. Örnek olarak her bir aylık stok taşıma süresi enflasyon muhasebesi ile Satılan Malın Maliyeti’ni aylık ortalama enflasyon olan yüzde 3 oranı kadar arttıracak. 2 ay stok varsa stokun yani Satılan Malın Maliyetinin değeri yüzde 6 artacak. Daha önce örnek olarak verilen şirketin yüzde 10 marjla çalışması durumunu düşünürsek iki aylık bir stokla bu durum yüzde 4’e inecek. Yani FD/FAVÖK oranı artacak. Kurdaki yükseliş beklentisi ile birlikte ihracatı yüksek, satışları dövize endeksli, kurdaki yükselişi satışlarına yansıtabilen şirketlerde ön plana çıkabilir. Ayrıca likidite bolluğu kaynaklı mevduat faizlerinin de geri çekilmesi BIST’e ilgiyi artırabilir. Tüm bu konjonktürde öne çıkan sektörler: Perakende, holding, enerji, telekomünikasyon.
Kısa vadeli portföyler risk iştahına göre değişebilir. Fakat genel anlamda kendi adıma portföy yapacak olsam, yüzde 40 hisse, yüzde 5 dolar, yüzde 5 euro, yüzde 15 TL mevduat, yüzde 10 tahvil-bono ve yüzde 25 altın şeklinde olurdu. Yerel seçim sürecinin bitmesi ve ekonomi yönetiminin rasyonalite çerçevesindeki açıklamaların rakamlara sirayet etmesi ile yabancı ilgisi yurt içine
daha çok çekilebilir. Yabancıların da bankacılık sektörü ile yurt içine ilgi göstermesini bekliyorum.
Olası swap kanallarının da açılması yabancı para girişini de hızlandırabilir.
DİNAMİK YATIRIM MENKUL DEĞERLER ARAŞTIRMA UZMANI CEYHUN YAVAŞ
DOLAR/TL YILI 39 TL CİVARINDA KAPATIR
XSeçimlerin ardından gerçekleşen faiz adımlarından yüzde 45 seviyesine kadar gelindi. Metne baktığımızda ise faiz artırım döngüsünün sonuna gelindiğinden bahsedildi ve sterilizasyon için araçların kullanılacağı vurgulandı. Buna ek olarak gerekli görüldüğü takdirde faiz artırımına da gidebileceğine de değinildi. Ancak hâlihazırda piyasada çekilmesi gereken bir likidite var ve parasal aktarım mekanizmasında mevduat faizlerine yeteri kadar yönelemediğini de görmekteyiz.
Bu durum endekslerde ve kurlarda ılımlı bir yükselişe sebebiyet verdiğini söyleyebiliriz. Enflasyon tarafına baktığımızda ise para politikasının etkisinin geç yansıyacağını düşünüyoruz. Ücret artışlarının hedeflenen enflasyondan yüksek oluşu, gelen zamlar ve mali politikaların uygulanmasında gecikilmesi enflasyon üzerinde baskıyı artırıyor. Seçimlerden sonraki süreçte ise mali politikaların güçleneceğini ve enflasyonda zirve yüzde 65-70 ile mayıs ayında zirve göreceğimizi yılsonunu ise yüzde 40 civarında bitireceğimiz kanısındayız. Dövizde ise ılımlı yükselişin devam edeceğini ve beklentilerle uyumlu olarak 39 TL civarında yılı kapatabiliriz. Borsa tarafında baktığımızda ise enflasyonist etkiler ve yılın ikinci yarısından itibaren uygulanacak maliye politikalarının etkisiyle 11.200 seviyesinin test edilebileceği kanısındayız. Sektörel bazlı olarak yılı iki aşamada değerlendirmeyi doğru buluyoruz. Yılın ilk yarısında enflasyonist etkiyle gıda perakendeciliği başta olmak üzere defansif şirketlerin ön planda düşünmekle beraber yılın ikinci yarısında ise sıkılaştırıcı maliye politikaların etkisiyle başta bankacılık olmak üzere finansal hizmetler sektörü ön plana çıkabilir. Yılın ikinci yarısında telekomünikasyon ve sigortacılık dezenflasyonist süreçten olumlu ayrışabilir.
Seçimlere kadarki dönemde portföy ağırlığı hisse senetlerinde olmak üzere özel sektör tahvilleri, mevduat faizi gibi faiz getirisi sabit olan finansal ürünler tercih edilebilir. Yabancı kuruluşların raporlarını incelediğimizde yabancı kurumsal yatırımcıların da seçimleri görmek istediğini ve sıkılaştırıcı para politikalarının devam edip etmeyeceği soru işareti olmaya devam ediyor. Buna ek olarak yabancı yatırımcıların ülkemizdeki yatırımlarında sıklıkla kullandıkları swap kanalının açılması olduğunu söyleyebilir. Bu başlıklara yönelik gelişmelere bağlı olarak yabancı yatırımcıların ilgisini görebiliriz. Yabancı yatırımcının gelmesi halinde ise BIST30’da yer alan likit hisselerde ilgi duyabileceği kanaatindeyiz.
ATA YATIRIM ARAŞTIRMA GMY CEMAL DEMİRTAŞ
SEÇİME KADAR PORTFÖYLERDE AĞIRLIK TL VARLIKLAR OLABİLİR
XYılın ilk yarısında baz etkisiyle birlikte TÜFE artışının Mayıs sonuna kadar yıllık yüzde 73’e kadar ulaştıktan sonra düşüş trendine gireceğini ve yılı da yüzde 40-42 seviyelerinde kapatacağını düşünüyoruz. Seçimlere kadar olan süreçte hisse senetlerine olan ilginin devam edebileceğini, BIST-100’ün 8.500 seviyelerinin üzerinde güç kazanacağını ve seçimler öncesinde 9.500-10.000 seviyelerini test edebileceğini düşünüyoruz.
Özellikle yılın ilk yarısında enflasyona karşı daha korunaklı, rekabet gücü yüksek olan, iç talepteki daralmalara karşı görece dayanıklı şirket ve sektörlerin öne çıkacağını düşünüyoruz. En beğendiğimiz sektörler arasında gıda/içecek, gıda perakende, telekomünikasyon, enerji, havacılık sıralanabilir. En beğendiğimiz hisseler listesinde, özellikli 7 şirket yer almaktadır: Coca Cola İçccek, Migros, Sabancı Holding, Şok Marketler, Tüpraş, Turkcell, Ülker. Bu 7 hisseye ek olarak, daha geniş bir portföy oluşturmak isteyen yatırımcılar için 5 hisseyi daha ekleyebiliriz: Aksa Enerji, Aygaz, Bim, TAV Havalimanları ve Tofaş. Ortak özellikleri, bulundukları sektörlerde önemli pazar payına sahip, marka değeri ve rekabet gücü yüksek şirket olmalarının yanı sıra makro dalgalanmalara karşı da her zaman daha korunaklı bir mali yapıda bulunmaları olarak sıralanabilir. Seçime kadar olan süreçte, portföylerde ağırlık TL varlıklar olabilir. Ayrıca, dalgalanmalara karşı riski dengelemek için, sınırlı da olsa yabancı para bazlı yatırım araçları da portföylerde yer alabilir. Dengeli bir portföyde, yüzde 40 hisse, yüzde 30 mevduat/TL devlet tahvili, yüzde 30 oranında ise döviz, yabancı menkul kıymet ve altın gibi yatırım araçları yer alabilir. Özellikle enflasyon artışlarına karşı, korunaklı hisselerin tercih edilmesi ve özellikle seçici olunmasında fayda görüyoruz. Yabancı yatırımcı girişi -uygulanan makro politikaların enflasyon üzerindeki etkilerinin daha somut hissedilmesi ve ekonominin, alınan sıkılaştırıcı tedbirler altında nasıl bir büyüme patikası izleyeceğine ilişkin beklentilerin şekillenmesiyle birlikte- kademeli olarak hızlanacaktır. 31 Mart yerel seçimlerinin ardından özellikle nisan ayında ekonomiye ilişkin daha somut işaretler alacağız. Bu süreçte, global faiz trendleri ve jeopolitik gelişmeler piyasaların yönünü bulmasında belirleyici olacaktır. Yabancı yatırımcının yine anlaşılabilir, yüksek yönetişim notu olan, rekabetçi şirketlere yatırım yapmayı tercih edeceklerini öngörüyoruz. En beğendiğimiz 12 hissenin özellikle yabancı yatırımcıların da tercih edeceği şirketler olduğunu düşünüyoruz.
GEDİK YATIRIM YATIRIM DANIŞMANLIĞI MÜDÜR YARDIMCISI ONURCAN BAL
YILIN İKİNCİ YARISINDA DAHA GÜÇLÜ YABANCI GİRİŞLERİ GÖREBİLİRİZ
XMevduat faizlerindeki gerilemenin de katkısıyla yeni yılın ilk ayında yükseliş eğiliminin güç kazandığı Borsa İstanbul’un yerel seçimler, mevduat faizlerinde kısa vadede yeniden yükseliş ihtimali ve enflasyon muhasebesinin oluşturduğu belirsizlik (şirket finansallarına yönelik öngörünün azalması) gibi nedenlerle zaman zaman dalgalı fiyatlamaların yaşanabileceğini düşünüyoruz. BIST-100 Endeksi 8.500 kritik direnç bölgesini tekrar test ederken, 8.563 tarihi zirve seviyesi aşılır ve üzerinde tutunma sağlanırsa 8.700 bölgesi ve devamında 8.900-9.000 aralığının test edilebileceğini düşünüyoruz. 9.000 seviyesi üzerinde ise 9.300-9.500 bölgesi gündeme gelebilir.
Ancak 8.500 direnç bölgesinden gelebilecek olası kâr satışlarında 8.300 ara destek olmak üzere 8.150 seviyesi yakından takip edilecektir. 8.150 desteği kırılacak olursa 8.000-7.700 bölgesi tekrar gündeme gelebilir. 2024 yılı için beğendiğimiz ana sektörleri; bankacılık, holdingler, gıda perakende, telekom ve enerji olarak sıralayabiliriz. Seçime kadarlık olan bölümde yüzde 30 hisse, yüzde 25 gram altın ve yüzde 45 mevduat/sabit getirili ürün şeklinde bir portföy dağılımının ve biraz defansif kalmanın faydalı olacağını kanısındayız. Yılın ilk çeyreğinde küresel hisse piyasalarında düzeltmelerin yaşanabileceğini ve bu durumun Borsa İstanbul üzerinde de baskı oluşturabilme ihtimali ile kısa vadede yurt içinde katalizör eksikliği nedeniyle hisse ağırlığını görece düşük tutuyoruz. Süregelen jeopolitik riskler nedeniyle gram altının portföylerde yer alması gerektiğini düşünürken, sabit getirili/mevduat tarafının yüksek tutulmasının kısa vadedeki dalgalanmalar ile oluşabilecek fırsatları değerlendirme konusunda imkân sağlayacağı düşüncesindeyiz. Yılın ikinci yarısına doğru hem altın hem de hisse ağırlığının kademeli olarak artırılmasının uygun olacağını değerlendiriyoruz. Hem yerel seçimlerin geride kalması hem de dezenflasyon sürecinin başlamasıyla birlikte 2024 yılının nisan-mayıs döneminden itibaren daha güçlü yabancı girişleri görebileceğimizi düşünüyoruz. Yabancıların geçmiş dönemlerdeki tercihlerini ve hacim yönünden derinliği olan şirketleri tercih ettiğini dikkate aldığımızda bankacılık, holdingler, havacılık ve telekom sektörlerinin bu hususta öne çıkabileceğini değerlendiriyoruz.
ALB MENKUL ARAŞTIRMA ANALİSTİ A. DENİZ YAĞBASAN
300 VE 312 DOLAR SEVİYELERİ DİRENÇ NOKTALARI
X Borsa İstanbul’a 2023 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında ekonomi yönetiminin değişmesiyle yabancılar tarafından 665.8 milyon dolarlık para girişi gerçekleşti.
Yabancıların yapmış olduğu bu hisse alımlarında en yüksek pay 108.7 milyon dolarlık para girişi ile bankacılık ve 83.7 milyon dolarlık para girişi ile gıda ve içecek grubunda gerçekleşti. 2024 yılında gerçekleşecek yerel seçimlere 2 aydan kısa süre kala Borsa İstanbul yeni rekor seviye kırdı ve gelecek dönemlerde de bu rekor serilerinin devamını bekliyorum. Fakat bu süreçte yatırımcıların odaklanması gereken ana nokta dolar bazlı direnç noktaları olmalı… Bu paralelde de seçime kadarki süreçte 300 ve 312 dolar seviyeleri direnç noktaları olarak takip edilebilir. Yabancılar hali hazırda TL cinsi varlıklara ve Borsa İstanbul’a yönelmeye başladı. Gelecek dönemde ekonomi yönetiminin finansal istikrarı sağlaması ile kredi derecelendirme kuruluşlarından gelecek not güncellemeleri ve CDS tarafında yaşanacak düşüşle yabancı girişlerinin 2024 yılının birinci yarısında daha da yoğunlaşacağını düşünüyorum.
Yatırımcılar seçim öncesi ve seçim sorasındaki süreçte bankacılık, gıda ve perakende sektörlerini daha yakından takip edebilirler. Yatırımcıların bankacılık sektörünü odağına almalarındaki en önemli etkenler arasında iskontolu çarpanlar olmakla birlikte ekonomi yönetimi tarafından atılan adımlar ve bankacılık sistemine güvenin artması temel anlamda destekleyen en önemli unsurlardır. Gıda ve perakende sektörü ise yüksek faize duyarsız olması gıda, içecek ve tekstil gibi temel ihtiyaç ürünlerinin tedarikini sağlaması nedeniyle defansif olma özelliğini barındırmaktadır.
Bankacılık sektöründe; Akbank, İş Bankası ve Yapı Kredi Bankası’nın hisseleri öne çıkabilir. Gıda Perakende sektöründe; Şok Marketler, Migros ve Bim Mağazacılık hisseleri ile Anadolu Efes, Coca Cola ve Mavi Giyim hisseleri takip edilebilir. Saymış olduğum bu sektörlere yatırımcılar portföylerindeki ağırlığın yüzde 40’ını ayırabilir. Bunun haricinde ise eşit paylarda altın, TL cinsi mevduat, bono-tahvil ve yabancı hisse senedi fonuna ayrılabilir.
AYDIN ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ NAZİLLİ İİBF DEKANI PROF.DR. YUSUF KADERLİ
YABANCI, TL CİNSİ VARLIKLARA VE BORSA İSTANBUL’A YÖNELMEYE BAŞLADI
Borsa İstanbul’a 2023 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında ekonomi yönetiminin değişmesiyle yabancılar tarafından 665,8 milyon dolarlık para girişi gerçekleşti. Yabancıların yapmış olduğu bu hisse alımlarında en yüksek pay 108,7 milyon dolarlık para girişi ile bankacılık ve 83,7 milyon dolarlık para girişi ile gıda ve içecek grubunda gerçekleşti. 2024 yılında gerçekleşecek yerel seçimlere iki aydan kısa süre kala Borsa İstanbul yeni rekor seviye kırdı ve gelecek dönemlerde de bu rekor serilerinin devamını bekliyorum. Fakat bu süreçte yatırımcıların odaklanması gereken ana nokta dolar bazlı direnç noktaları olmalı… Bu paralelde de seçime kadarki süreçte 300 ve 312 dolar seviyeleri direnç noktaları olarak takip edilebilir.
Yabancılar hâlihazırda TL cinsi varlıklara ve Borsa İstanbul’a yönelmeye başladı. Gelecek dönemde ekonomi yönetiminin finansal istikrarı sağlaması ile Kredi Derecelendirme Kuruluşlarından gelecek not güncellemeleri ve CDS tarafında yaşanacak düşüşle yabancı girişlerinin 2024 yılının birinci yarısında daha da yoğunlaşacağını düşünüyorum.
Yatırımcılar seçim öncesi ve seçim sorasındaki süreçte bankacılık, gıda ve perakende sektörlerini daha yakından takip edebilirler. Yatırımcıların bankacılık sektörünü odağına almalarındaki en önemli etkenler arasında iskontolu çarpanlar olmakla birlikte, ekonomi yönetimi tarafından atılan adımlar ve bankacılık sistemine güvenin artması temel anlamda destekleyen en önemli unsurlardır. Gıda ve perakende sektörü ise yüksek faize duyarsız olması gıda, içecek ve tekstil gibi temel ihtiyaç ürünlerinin tedarikini sağlaması nedeniyle defansif olma özelliğini barındırmaktadır.
Bankacılık sektöründe; Akbank, İş Bankası ve Yapı Kredi Bankası’nın hisseleri öne çıkabilir. Gıda Perakende sektöründe; Şok Marketler, Migros ve Bim Mağazacılık hisseleri ile Anadolu Efes, Coca-Cola İçecek ve Mavi Giyim hisseleri takip edilebilir. Saymış olduğum bu sektörlere yatırımcılar portföylerindeki ağırlığın yüzde 40’ını ayırabilir. Bunun haricinde ise eşit paylarda altın, TL cinsi mevduat, bono-tahvil ve yabancı hisse senedi fonuna ayrılabilir.
YATIRIM FİNANSMAN YATIRIM DANIŞMANLIĞI VE STRATEJİ MÜDÜRLÜĞÜ HİSSE SENEDİ AĞIRLIKLARININ
YÜZDE 60 SEVİYESİNDE OLMASI MAKUL
TCMB, yılın ilk toplantısında beklentilere paralel 250 baz puanlık faiz artırımı ile birlikte yüzde 45’e çekilen politika faiz kararının ardından enflasyon eğiliminde belirgin bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı duruşu sürdüreceğini belirtmiştir. Merkez Bankası’nın parasal sıkılaşma döngüsünün devam ettiği bir konjonktürde yerel seçimlere kadar gerek yabancı alımlarının devam etmesi ve CDS’teki dengelenme gerekse hisse getiri potansiyellerinin mevduat eşleniğinden yüksek olması sebebiyle alıcılı seyrin devamını öngörüyoruz. Teknik açıdan 8.200 seviyesi sonrasında alımların hız kazandığı endekste tarihi zirve seviyeleri olan 8.560 seviyesi kritik direnç bölgesi. Yerel seçimlere kadar bu seviyelerin test edilip 9.000 seviyelerine doğru bir yükseliş öngörmekteyiz.
Yatırım Finansman 2024 model portföyünde yer alan şirketler Erdemir, TAV Havalimanları, Migros, Vakıfbank, Tofaş, Enka İnşaat, Reysaş GYO, Yapı Kredi Bankası, Emlak Konut GYO, Sabancı Holding, Turkcell, Türk Telekom, Pegasus ve Petkim’dir.
Son dönemlerde özellikle mevduat faizi tarafında kısmi geri çekilmeler neticesinde kısa vadede hisse senedi getirilerinin yarattığı potansiyel ile birlikte BIST’in cazip olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla hisse senedi ağırlıklarının yüzde 60 seviyesinde olmasını makul değerlendiriyoruz. Piyasalardaki olası getiri fırsatlarından yararlanmak adına yüzde 20 oranında likit (para piyasası) fonlar tercih edilebilir. Son olarak yüzde 20’lik payda döviz cinsi varlıklara yer verilebilir.