Arafta kaldık, maliyetler artıyor

Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, Şans Sohbetleri'nde bu hafta şeffaflık ve verilen 'sorunlu' açıklanması meselelerine değindi. Bir güven inşası döneminin gelmesi gerektiğini belirten ikili ekonomideki yol haritasında bir belirsizlik olduğunu ve bunun bir an önce belirlenmesi gerektiğini dile getirdi.

Haber Merkezi |

Güldağ: Dünya gazetesi olarak reel sektör temsilcileriyle, firmalarla sık sık bir araya geliyoruz. Bizim bıkıp usanmadan sorduğumuz soru; 'Yeni ne var ile birlikte 'işler nasıl' sorusudur. Şu sıralar iş dünyasının aktörlerinden pek çok sıkıntı dinliyoruz. Hammadde ile, sektörlerdeki işleyişlerle ilgili. Ancak 'Sizin işiniz nasıl' diye sorduğumuzda 'bizim işler iyi' yanıtını da samimiyetle alıyoruz. Rakamlara da az çok yansıyor bu. İhracat performansı iyi. Sanayi üretimi iyi gidiyor. Artış hızında yavaşlama olsa da... Keza kapasite kullanımı öyle. Bütçe tarafında, bu yıl için hedefl enen 245 milyar TL'lik açığın 78 milyar lira ile çok altındayız. Kaldı ki, hedefl enen açığın GSMH'ya oranı yüzde 3.5. ABD yüzde 10'ların üzerinde geziniyor. Avrupa Birliği ülkeleri keza öyle... Yani, bütçede bir hayli manevra alanı var, bu salgın sonrası döneme hazırlanmak için. Cari açıkta yıllık bazda gerileme sürüyor. Geçen sene 35 milyar dolar açık vermiştik. Bu yıl 20 milyar dolara gelebiliriz. Türk Lirası'nda belli bir durulma oldu.

Ağaoğlu: Şimdi bu iyimser tarafa bir-iki şey daha ekleyeyim; elektrik tüketimi yıllık bazda yüzde 11 arttı. Bunun önemli bir kısmı da sanayiden geliyor. İkincisi, turizmde son aylarda her şeye rağmen fena gitmedik. Hizmet sektörü biraz toparlanmaya başladı, restoranlar açıldı, kafeler açıldı.

Güldağ: Ama öte yandan, böyle yatırımların arttığı, yepyeni bir dinamizmin iş hayatına sirayet ettiği bir havayı da yaşayamıyoruz. Adını koyamadığımız bır sıkıntı, bir belirsizlik hali var...

Ağaoğlu: Tam normalleşme olamıyor, delta varyantı nedeniyle... Çin’in negatif ayrışması gibi konuları da göz önüne alınca dünyadan gelen çok da rehavete kapılacağımız bir iyimserlik yok.

Güldağ: Delta, tedarik zincirlerini tekrar koparmaya başladı...

Ağaoğlu: Öyle. Öte yandan, piyasa özellikle ABD'de enflasyonun geçici olduğunu düşünüyor. Bu da iyimser taraf. Biz bu iyimserlik durumundan neden yeterince faydalanmıyoruz meselesine gelince, neden yatırımlar olmuyor diye baktığımızda, birkaç faktör var. Bir tanesi, ucuz krediler, böylesi bir parasal genişleme ister istemez enflasyon yaratıyor. Ayrıca, bizim şu anda enflasyon rakamlarımızda bir problem var. Şeff afl ık adına... Gerçeği yansıtıp yansıtmadığına dair bir güvensizlik var.

Güldağ: Zaten bu şeff afl ık konusu başa bela oldu. Sadece enflasyon meselesi de değil. Vaka sayısında da aynı sıkıntı var. İngiltere, bizi kırmızı listede tutuyor. İngiltere önemli çünkü turizmde üç büyük kaynak pazarımızdan biri. Almanya, Rusya, İngiltere. Sarı listeye alsa bile işimiz kolaylaşacak. Kim var peki sarı listede? Koronavirüs kaynaklı 100 bine yakın vefat olan İran var. Aşılama oranı da yüzde 3,5’i bulmuyor ama o sarı listede. Irak yüzde 2'yi bulmuyor aşılamada ama sarı listede. Hindistan koronadan kırılıyor, sarı listede. Çok garip bir durum. Peki, neden diye soruyorsunuz, "Türkiye doğru rakamları açıklamıyor" diyorlar. Biz Tabipler Birliği ile de konuşuyoruz. Türkiye'nin aşılaması ortada. Giderek de yükseliyor. Fakat o şüpheyi niye ve nasıl yaratıyoruz, anlamak mümkün değil. Bunun ne kadar zarar verdiğini kavrayamıyor muyuz? Almanya 'yüksek riskli' ilan etti tekrardan. ABD bizi 4'üncü aşamaya koydu. Hong Kong tedbir aldı. Bunlarla karşılaşmak dahi üzüyor insanı. Hak etmiyoruz. Ama o hak etmeyişimizi de savunamıyoruz

Ağaoğlu: Karşı taraf sizin verinizin doğrusunu aramakla uğraşmıyor. Çat diye en yüksek riske koyuyor. 'Gerisini siz düşünün' diyor. Önemli olan o noktaya getirmemek işi. Aynı şey CDS için de geçerli. Türkiye’nin finansal piyasalarda yaşananlarla ilgili. Belirsizlik, güvensizlik var ise siz bunun tonlarıyla uğraşmazsınız. En koyu kırmızıya koyar, geçer gider. Diğer ülkelerin değil, bizim derdimiz veri güvenliğini sağlamak.

Güldağ: enflasyon da benzer...

Ağaoğlu: Aynen. Ciddi sorunumuz var. Zaten yüksek. Ayrıca, beklentilerimiz de bozulmuş durumda. O yüzden dolarizasyon bir türlü sona ermiyor. Daha düşük enflasyona kimse inanamıyor. Tabii, bunu yönetecek Merkez Bankası ile ilgili sürekli gündemde olan bir faiz- enflasyon, enflasyon-faiz tartışması var. Cumhurbaşkanı sıkça dile getiriyor.

Güldağ: Bir de yapacak başka bir şey yokmuş gibi, sadece faiz konuşuyoruz. Başka bir şey konuşmuyoruz. Maliye tarafında yapılabilecekler gündeme gelmiyor...

Ağaoğlu: Büyük hata… Faiz indiriminin bile bile lades olacağını konuştuk. Çünkü beraberinde hem enflasyon beklentilerini daha da bozacağız hem de döviz kurunun aşağı gelmesinde büyük bir engel oluşturacağız. Dolar kurunun Naci Ağbal’ın ayrıldığı dönemki 7.20’lere gelmesi için normal koşullarda bir engel yok. Ama o kadar büyük bir risk primimiz var ve bu risk primi sadece faizler yüksek diye değil, neden faizlerin yüksek olduğu ile ilgili temel sorunlarda hiçbir iyileşme olmadığında, bahsettiğin sıkıntılar büyüyor.

Güldağ: Yorgunluk ve bezginlik yaratıyor iş alemi ve toplumda. Onun için Türkiye'nin sorunlarını aşabilmesi için, bir pozitif gündeme ihtiyaç var. Yoksa iş psikolojideki 'öğrenilmiş çaresizlik' davranışına uzanıyor. Siz baştan bir şeyin değişmeyeceğine inanıyorsanız, çözüm aramak yerine sürekli mazeret buluyorsunuz.

Ağaoğlu: İnsanlar neden sıkılıyor diye baktığında temelde bir değişiklik yok sadece söylemde bir değişiklik var. O da dönem dönem... Sonra tekrar eski tas eski hamam. Aynı şeyleri tartışmış oluyoruz, hiçbir şey değişmiyor. Bu değişmediği sürece, korkarım bu endişe baki kalacak. Endişe baki kaldığında faizleri bugün sıfıra düşürseniz de o yatırımlar olmayacak. Ben zaten bu tartışmanın çok uzadığını düşünüyorum, lütfen artık para otoritesi, Cumhurbaşkanı düşük faiz diyorsa, sıfır faizi deneyelim görelim. Bunun ne kadar hasar vereceğini hep birlikte bedel ödeyerek maalesef yaşayalım ve bu tartışma bitsin noktasına geliyorum. Bir çok insanın da benzer düşüncede olduğunu zannediyorum.

Güldağ: Bence bunları aşmanın bir yolu da, artık 'ne oldu, neden oldu, kim yaptı' soruları yerine 'nasıl çözeriz' sorusuna öncelik vermek. Gerekli olduğunda nedenleri bilmemiz iyi. Ama hepimiz ezberledik artık. Tekrar tekrar aynı şeyleri yaşıyoruz. Çözüme, adım atmaya ağırlık verelim derim...

Ağaoğlu: Ya sıfıra indirerek çözüm bulalım ya da ters tarafta güveni oluşturacak adımlar atalım. Hiçbirini atmadığımız sürece ülke olarak arafta kalıyoruz. O yüzden bahsettiğimiz iyimserliğe rağmen yatırım yapılmıyor. Devamında var olan negatif algıların üzerine yeni negatif algılar geliyor. Nedir? Afgan göçü...

Güldağ: Haklısın. Türkiye'yi her an her şeyin olabileceği bir ülke halinden çıkarmamız lazım bir kere. Onu da ayrıca tartışalım. Ama omuzlarımıza yeni yükler biniyor, orası net. Şöyle devam edeyim. Merak ediyorum. Sen çözebildin mi? Bizim ekonomi politikamız net midir? Mesela yüksek faiz-düşük kur politikasını mı izliyoruz. Oradan düşük faiz-yüksek kur patikasına mı girmek istiyoruz?

Ağaoğlu: Büyük oranda haklısın. Ne politikası var dersen, 'günü kurtarma politikası' var. O zaman uzun vadeli bir yatırım yapar mısın? Düşünürsün. O yüzden çok vakit geçiyor ve kimse zorunlu olmadan harekete geçmiyor. Politikalarımızın netleşmesi gerekiyor. Bunu çok dile getirmiyorum ama ağır çekim bir kriz yaşıyormuşuz hissi var mesela bende.

Güldağ: Ben de bir çok insandan duyuyorum bunu...

Ağaoğlu: Eskinin krizleri bir seferde olur acil önlemler alınır toparlanır giderdik. Şu anda negatif net rezervler, yüksek enflasyonla, belirsiz politikalarla ve üstüne üstlük bir de göçmen problemiyle uğraşan ağır çekimli bir kriz yaşıyoruz. Uzadıkça da hem maliyet artıyor hem çözümü zorlaşıyor. Zaman en büyük maliyetimiz...

Güldağ: Ne yapmalı o zaman?

Ağaoğlu: Çok basit. enflasyon ve kamu verilerini düzeltmemiz, gerçekten şeff afl ığını sağlamamız gerekiyor. Denetime de açmamız iyi olur. Rakamlar gerekirse bağımsız kurumlar tarafından da teyit edilmeli. Arkasından güvenilir verilere uygun politika uygulanmalı.

Güldağ: Haftaya açalım bunu...

“80 dolar meselesi şimdilik sükûnete erdi”

Güldağ: Brent petrolün ay başından bu yana bir yüzde 10 düşüşü var. Diğer emtialarda da fiyatlarda bir sakinlik oldu, bazılarında düşüşler var. Orada neler söylenebilir?

Ağaoğlu: O petroldeki 80 dolar meselesi şimdilik sükûnete erdi. Çünkü diğer emtia tarafındaki hareketin önemli bir kısmı bir düzeltmenin içinde. Buna tarımsal emtia da dahil. Amerikan Tarım Dairesi’nin açıklamış olduğu veriler sonrasında buğday tarafında bir çıt bir yükseliş olmakla birlikte mısır ve soya tarafında bir düzeltme dönemindeyiz. Koronavirüstü, stok yapılacak söylemleriydi falan derken o fiyatların yüzde 20 aşağısında bu fiyatlar. Arzda sıkıntı nedeniyle buğday biraz yukarıda ama kahve ve kakao fiyatları yükseliyor. Endüstriyel taraf görece sakin, aslında zirveye yakın bir seviye var. Nikel zirveye yakın seyrediyor. Bakır tarafı, ki bence doktor bakır olarak ekonomilerin sağlığını göstermesi açısından oldukça önemli. Orada da bir düzeltme dönemindeyiz hatta önemli bir trendi aşağı kırdı. Bakırda bir gerileme olursa bence dünyada emtia fiyatlarında genelde bir düşüş olmasa bile yataya dönüş mutlaka olacaktır. Petrolde, koronavirüsteki delta varyantının Çin’de öne çıkmasının etkisiyle talebinin azalacak olması, oradaki rafinerilerin bazılarının üretim kapasitelerini düşürmelerinin etkisi var. Çok gerileme olacak mı diye baktığımda brent petrol için en yüksek gördüğümüz seviyelerden bir parça geriledik. Önemli bir teknik direnç olarak şu anda önümüzde 67-75 seviyesi var. Bunun altına girersek önemli bir düzeltme gelir ama bunun altına giremezsek bizim yine 79-80 dolarlar seviyesi halen daha resmin içinde. Henüz buna vakit var ve önümüzdeki 2 ayın da belirleyici olacağını düşünüyorum. 2 aydan önce çok bir gerileme oldu demek zor. Onun için bizim cari açığa etkisinin çok da pozitif olacağı bir dönem maalesef bu yıla sığmayabilir. Neden dersen, ortalamalarla hareket eder bu piyasa ve şu andaki aylık ortalaması halen daha 70 doların üzerinde. Ve de buralarda kalmaya devam edeceğe benziyor.

Güldağ: Son güncel veri olarak; petrol stoklarındaki düşüşe rağmen ABD'de 1,67 milyon azalması beklenen benzin stoklarının yaklaşık 700 bin varil artması ve güçlenen doların etkisiyle petrol fiyatlarında yüzde 3'ü aşan düşüş olduğunu da eklemek lazım.

“ABD 10 yıllık faizlerinde majör bir yükseliş olursa işimiz zor”

Güldağ: Biz biraz TL’nin değer kaybetmesi nedeniyle emtiadaki düşüşleri çok rahatlatıcı bir biçimde hissetmeyebiliyoruz. Ama yine de bir yardımı olacağını kabul etmek lazım. O sırada dolar yavaş yavaş güçlenir diye de bir yaklaşım da ortaya çıktı. Ona ilişkin kısa bir değerlendirmen olur mu?

Ağaoğlu: Burada dolar bir süredir – dolar endeksinden bahsediyorum- 92,5 – 93 bandında kaldı. Ve 92’nin altına inmediği sürece korkarım ki önümüzdeki dönemde 93,75’lere kadar sürecek bir dolar endeksinden bahsediyorum. Özellikle Euro tarafında 1,1750-1,1740 seviyesi vardı. Şu anda onun altındayız. Eğer bunun altında kalmaya devam edecek olursak, 1,1650-1,1550 bandı var ki hem bizim ihracatçılarımız için hem de dolar-TL için sıkıntı yaratacak bir hareket bu. Zaten Salı günkü 8,40’lardan sonra 8,60'lara yaklaştık. Altına inemiyoruz. Bu düşüşün ardındaki önemli konulardan bir tanesi yurtdışındaki Amerikan 10 yıllıklarındaki faiz meseleleri… Orada majör bir yükseliş tekrar başlayacak olursa işimiz zorlaşır.

Güldağ: Major yükseliş ne zaman gelir göreceğiz ama, dün ABD 10 yıllıklarda yüzde 3'ün üzerinde geri çekilme yaşandığını ve faizin yüzde 1,220'ye kadar gerilediğini hatırlatalım.

Altında 1830-35 kırılmadığı sürece yükseliş trendinden bahsedemeyiz

Güldağ: Altına ilişkin bir şey söyler misin?

Ağaoğlu: 2 haftaya varan bir sürede altın ve gümüş tarafında çok majör bir düzeltme bir türlü gelmedi. Orada sert bir satış yedi ikisi de. Orada bir düzeltme bekliyorum, daha gerçekleşmedi. Gerçekleşmez de iş uzarsa, korkarım yükselemeyen altın tekrar 1680-1690 bandına gelir. Gümüşte de 22,50 dolarlara kadar gelir. Yani orada kritik eşik 1835, daha önceden de öyle bir seviyesi vardı. 1830-35’i ons bazında yukarı kırmadığı sürece altında yükseliş trendi başladı demek için erken.

TOKİ yüzde 25 indirim kampanyası başlıyor! İşte başvuru tarihleri Finansal okuryazarlığınızı ücretsiz eğitimlerle geliştirin! Ankaralılar dikkat! Bu yollar trafiğe kapatılacak Yargıtay kararı: Emeklilerin kredi ödemeleri maaşlarından kesilemez 11 kente kuvvetli yağış uyarısı Aydın Doğan Vakfı'ndan açıklama: Kağıt üzerinde kalmıştı