Türkiye-Mısır ilişkilerinde enerji diplomasisinin önemi
Enerji arz güvenliğinin sağlanması için gerekli nitelik ve niceliğe sahip olmasına rağmen bölgedeki diğer aktörlerin Türkiye’yi yok sayarak aldığı bazı kararlar, Mısır-Türkiye ilişkilerini olumsuz etkilemiştir. Ancak, son gelişmelerle birlikte, yeniden ılımlı politikalar izleyen iki ülke, yakın temaslarda bulunmuştur. Bu temaslar deniz sahaları üzerine bir anlaşmayla sonuçlandırıldığı takdirde, iki ülke de avantaj sağlayacaktır.
Haber Merkezi |GÖKÇENUR ATAMAN
Soru sormak felsefede düşünce sisteminin en önemli kaynağı olmuştur. Çünkü insan soru sordukça düşünür. Soru deyince aklımıza ilk gelen filozoflar ise Sokrates ve Platon olmuştur. Sokrates sorularıyla ünlü, sorgulamayı seven ve düşüncelerini her fırsatta dile getiren bir filozoftu. Ancak dijitalleşen yeni dünya düzeninde soru sormak için Platon veya Sokrates olmaya ihtiyaç duyulmamaktadır. Enerji diplomasisindeki yeni gelişmeler bizleri zaman zaman başka sorular sormaya teşvik edebilir. Yakın zamanda gerçekleşen antlaşmalar ve ülke Başkanları nezdinde gerçekleşen ziyaretler kapsamında yoğun diplomasi trafiğini değerlendirdiğimizde Mısır’da 2013’teki darbeyle iktidarı ele geçiren Sisi’nin ilk Türkiye ziyareti, Ankara-Kahire ilişkilerindeki önemli dönüm noktalarından biri olarak görülüyor.
Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi’nin ilk Türkiye ziyareti, 12 yıl aradan sonra Türkiye-Mısır ilişkilerinde siyasal yakınlaşma beraberinde ekonomik iş birliği düzeyini geliştirirken, siyasal sorunların yaşandığı dönemlerde bile ekonomik öncelikler her zaman önemli konumunu korumuş ve ekonomik ilişkilerin sürdürülebilirliği sağlanmıştır. Gerçekleştirilen ziyaret Türkiye’ye cumhurbaşkanlığı düzeyinde yapılan ilk ziyaret olma özelliği nedeniyle oldukça önem taşıyor. Türkiye ile Mısır Akdeniz havzasında ortak bir tarih ve kültürü paylaşan iki önemli aktör olarak bölgedeki mevcudiyetini sürdürüyor. Mısır’da 2013 yılında gerçekleşen askeri darbenin ardından ikili ilişkiler hassas bir döneme girse de Mısır ile Türkiye Doğu Akdeniz’de ortak deniz sınırlarını paylaşmaktadır. Bu bölgedeki zengin enerji kaynakları hesaba katılınca iki ülke ilişkileri her iki ülkenin ortak menfaatini taşıyan stratejik bir önem kazanmıştır.
SİSİ ZİYARETİYLE İKİLİ İLİŞKİLERDE YENİ DÖNEM
Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi’nin ziyaretiyle Türkiye ile Mısır arasında Enerji Alanında Mutabakat Zaptı imzalandı. Böylece ilişkilerde yeni bir döneme girildi. Mutabakat zaptı ile iki ülke elektrik, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, hidrojen ve nükleer enerji başlıklarında iş birliğini güçlendireceklerini belirtti. 12 yıl aradan sonra yapılan bu antlaşmalar önemini korumaktadır. Mısır ile uzun dönemli doğal gaz anlaşmamız hali hazırda bulunmuyor. Ancak Mısır’dan spot LNG ile doğal gaz tedariki yapılmaktadır. 2023 yılında ithal edilen toplam gazın %2,6’sı Mısır’dan temin edilmiştir. Ayrıca Mısırdan; 2020 yılında 0,1 bcm, 2021 yılında 1,4 bcm, 2022 yılında 2,2 bcm ve 2023 yılında ise 1,3 bcm doğal gaz spot LNG yolu ile ithal edilmiştir. Spot piyasa haricinde imzalanan mutabakat zaptı kapsamında neden beraberinde bir LNG antlaşması olmadı? Enerji arz güvenliğini sağlamak için Mısır ‘ın LNG kargolarının Türkiye üzerinden transfer edilmesi konusuna nasıl bakılıyor? Bunları göz önünde bulundurup bir de farklı bir pencereden bakmak gerekiyor. Evet ilişkiler düzeldi ve antlaşmalar yapıldı. Bunların kaçı Türkiye menfaatlerini kaçı Mısır’ın menfaatlerini temsil ediyor dediğimizde niteliksel ve niceliksel olarak bir değerlendirme yapmak gerekiyor.
MISIR’IN LNG İHRACATI BÜYÜK DARBE ALDI
Terminalde sıvılaştırma işlemi gerçekleştikten sonra tankerlere konulan LNG, gemilerle denizaşırı bölgelere taşınıyor. İhracatçı ülkelerin sıvılaştırma işlemi için tesislere ihtiyaç duyması gibi, ithalatçı ülkeler de ithal ettikleri LNG’yi kullanabilmek için yeniden gazlaştırma (FSRU) ve depolama terminallerine ihtiyaç duymaktadır; dolayısıyla LNG piyasası ithalatçı ve ihracatçı ülkelerin karşılıklı yatırımları ile ilerleyen bir piyasadır. Boru hatlarına kıyasla az maliyetli olması ve güvenli taşımacılığı ile kıtaları birbirine bağlayan LNG ticareti, son dönemde devletlerin enerji politikalarında daha önemli bir yer edinmeye başlamıştır. Orta Doğu’da süregelen gerilimlerin , İsrail’den gelen gazın eksikliğinin LNG ve petrokimya ürünleri ihracatını engellemesi nedeniyle yerel Mısır piyasasını baskı altına aldığı duyuldu. Şu anda küresel risklerin devam etmesi ve üretim artışının beklenenden düşük olması nedeniyle Mısır ihracat pazarındaki belirsizlik 2024 yılının ilk çeyreğinden itibaren devam etti. Mısır’dan LNG ihracatı, gemicileri Süveyş Kanalı’ndan kaçınmaya iten Kızıldeniz’deki artan gerilimden bu yana büyük ölçüde azalmıştı. Avrupa ve Akdeniz’deki mevcut düşüş dinamikleri de Mısır’dan daha güçlü ihracatın teşvik edilmesine çok az destek sağladı. Kızıldeniz’de devam eden gerilim nedeniyle birçok armatör, Ümit Burnu çevresinde daha uzun yolculuklar yapmak gibi alternatif rotalara yöneliyor. Sonuç olarak Mısır’ın LNG ihracatı darbe aldı. Doğu Akdeniz, mevcut şartlarda, birçok sesin yükseldiği, fakat nihai bir kararın henüz alınamadığı bir bölgedir. Enerji güvenliği meselesi, tüm devletler için sadece ekonomik değil aynı zamanda siyasi açıdan da büyük bir önem arz ettiğinden, bölgedeki gaz keşifleri ve bunların yeni pazarlara nasıl ulaştırılacağı konusu, tüm taraf devletler arasındaki dengeleri değiştirdi.
TÜRKİYE LNG ALTYAPI YATIRIMLARINI HIZLANDIRDI
Türkiye, bulunduğu konum ve izlediği enerji politikaları itibariyle gaz taşımacılığında aktif rol almak isteyen bir oyuncudur. Türkiye, 3 Yüzer Sıvılaştırılmış Doğal Gaz (LNG) Depolama ve Yeniden Gazlaştırma Ünitesi (FSRU) tesisleriyle dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer alıyor. Dünya genelinde 26 ülkede 43 FSRU bulunurken Türkiye, FSRU sayısı bakımından dünyada 3. sırada yer alıyor. Yeraltı doğal gaz depolama tesislerine, yeniden gazlaştırma ünitelerine yani altyapıya büyük yatırım yapıldı. Yeniden gazlaştırma kapasitesi neredeyse 5 kat arttırıldı. Böylece tüm tedarik portföyü hala değişiyor ve dönüşüyor. Uzun dönemli boru hattı kontratlarından daha esnek LNG kontratlarına doğru gidiliyor. Bunun da piyasada büyük bir değişiklik yaratması bekleniyor. Bu altyapı yatırımlarıyla Türkiye piyasaya daha rekabetçi çözümler sunuyor. Türkiye Güney Doğu Avrupa’nın enerji arz güvenliğinde önemli bir rol oynuyor. Türkiye gazını üretmeye başladı ancak aynı zamanda boru hatlarına, uluslararası projelere, yeniden gazlaştırma kapasitesine ciddi yatırım yapıldı. Şu an ihtiyaç olandan daha fazla gazı getirebiliyor. Türkiye, 50 milyar metreküp tüketimiyle Avrupa’nın 4’üncü büyük gaz piyasasına sahiptir. Bu altyapıyla komşu ülkelere ve dünyadaki diğer bölgelere güvenilir bir tedarikçi olmaya devam edecektir.
Enerji arz güvenliğinin sağlanması için gerekli nitelik ve niceliğe sahip olmasına rağmen bölgedeki diğer aktörlerin Türkiye’yi yok sayarak aldığı bazı kararlar, Mısır-Türkiye ilişkilerini olumsuz etkilemiştir. Ancak, son gelişmelerle birlikte, yeniden ılımlı politikalar izleyen iki ülke, yakın temaslarda bulunmuştur. Bu temaslar deniz sahaları üzerine bir anlaşmayla sonuçlandırıldığı takdirde, iki ülke de avantaj sağlayacaktır.
Dolayısıyla Mısır-Türkiye ikileminde yeni çıkış yolları aramak ve gelecekte olası çıkar denklemlerini belirlemek kazan-kazan stratejisi ile optimum faydayı oluşturmak en uygun seçenek olarak gözüküyor. Bu bağlamda enerji diplomasisinin Mısır – Türkiye ilişkilerinde kritik öneme sahip olduğu ve enerji çıkmazının ikili ve çoklu iş birliği ile çözüme kavuşacağı anlaşılıyor.
Enerji yatırımları danışmanı ve yazarı. Doğal gaz , LNG alanında ve spesifik olarak Avrupa Birliği Doğal Gaz Piyasaları üzerine çalışmaları yanı sıra, Dışişleri Bakanlığı AB Başkanlığı’nda offshore enerji ve AB enerji piyasasına yönelik raporlama projelerinde bulundu.
Doğu Akdeniz, mevcut şartlarda, birçok sesin yükseldiği, fakat nihai bir kararın henüz alınamadığı bir bölgedir. Enerji güvenliği meselesi, tüm devletler için sadece ekonomik değil aynı zamanda siyasi açıdan da büyük bir önem arz ettiğinden, bölgedeki gaz keşifleri ve bunların yeni pazarlara nasıl ulaştırılacağı konusu, tüm taraf devletler arasındaki dengeleri değiştirdi.
Mısır-Türkiye ikileminde yeni çıkış yolları aramak ve gelecekte olası çıkar denklemlerini belirlemek kazan-kazan stratejisi ile optimum faydayı oluşturmak en uygun seçenek olarak gözüküyor. Bu bağlamda enerji diplomasisinin Mısır – Türkiye ilişkilerinde kritik öneme sahip olduğu ve enerji çıkmazının ikili ve çoklu iş birliği ile çözüme kavuşacağı anlaşılıyor.