IMF’den negatif faize övgüler
IMF, negatif faizlerin yanlış anlaşıldığını, büyümeyi ve enflasyonu desteklediğini, birçok merkez bankası tarafından “er ya da geç” değerlendirilmek zorunda olacak bir seçenek olduğunu söylüyor.
Hilal Sarı |Hilal SARI
Uluslararası Para Fonu (IMF) önceki gün yayınladığı negatif faizlere ilişkin raporunda, “birçok merkez bankasının er ya da geç negatif faiz oranı politikasını düşünmek zorunda kalabileceğini” söyledi.
Japonya, İsviçre ve Danimarka’da uzun bir süredir kullanılmakta olan ve İngiltere Merkez Bankası’nın da değerlendirdiği negatif faizler, Bankaların merkez bankasında tuttukları para için merkez bankalarına bir bedel ödemesi anlamına geliyor. Bu da özellikle bankacılık sektöründe kârlılığı olumsuz etkileyen bir durum olarak görülüyor çünkü bankalar bu negatif faizin acısını kendisine mevduat yatıran tüketicilerden bedel alarak çıkarıyor. Bu da mevduat sahiplerini nakite geçmeye zorlayan bir unsur olabiliyor.
“Yanlış anlaşıldı, büyümeyi ve enflasyonu destekledi”
Ancak fonun Para ve Sermaye Piyasaları Birimi tarafından hazırlanan ve IMF blogunda yayımlanan raporunda 2012’den beri birçok merkez bankasının uyguladığı negatif faizlerin “yanlış anlaşıldığı” ve bu nedenle siyasi olarak tartışmalı bir konu olmaya devam ettiği belirtiliyor. IMF’ye
göre negatif faiz muhtemelen büyümeyi ve enflasyonu destekledi. Negatif faiz oranı politikasının enflasyon ve üretim üzerindeki etkileri, rapora göre geleneksel faiz indirimleri veya diğer geleneksel olmayan para politikalarıyla karşılaştırılabilir.
“Banka karlarını önemli ölçüde kötüleştirmedi”
Negatif faiz politikalarına geçişin para piyasası faizlerinde, uzun vadeli getirilerde ve banka faizlerinde etkili olduğu kaydedilen raporda, uygulamanın bankaların kredilendirme hacimlerini genel olarak artırdığı, şimdiye kadar banka karlarının önemli ölçüde kötüleşmediği belirtildi ve şu ifadeler kullanıldı: “Finansal aracılığa ciddi şekilde zarar vermeden veya diğer olumsuz yan etkilere yol açmadan önce faiz oranlarının ne kadar negatife gidebileceği yanıt bulmamış bir soru olarak kalmaktadır. Ancak şu ana kadar uygulanan negatif faiz oranlarının bu sorunlu etkileri tetiklediğine dair bir kanıt olmadığından faiz oranlarını daha da negatif yönde itecek bir serbestlik söz konusu olabilir."
“Er ya da geç değerlendirilecek”
Raporda, bazı merkez bankalarının negatif faiz oranı politikasını benimserken, diğerlerinin buna direnmesinin kurumsal ve ülke özellikleriyle ilgili olabileceği belirtilerek, "Ayrıca, şimdiye kadarki kanıtlar merkez bankalarının negatif faiz oranı politikasını göz ardı etmemeleri ve kullanma olasılıkları düşük olsa bile araç setlerinin bir parçası olarak tutmaları gerektiğini gösteriyor." ifadesi kullanıldı. Raporda, düşük seviyedeki nötr reel faiz oranları dikkate alındığında, olumsuz yan etkileri olmasına rağmen birçok merkez bankasının, er ya da geç negatif faiz oranı politikasını düşünmek zorunda kalabileceği vurgulandı.
“Danimarka çoktan alıştı”
2012’de negatif faize geçen Danimarka bu enstrümanın en uzun süredir kullanıldığı ekonomi. 16 bin dolar gibi düşük seviyelerdeki mevduat hesaplara bile bankaların negatif faizler nedeniyle tüketiciden ek bedel aldığı Danimarka’da Sydbank A/S CEO’su Karen Frosig, artık sektörün buna alıştığını söylüyor. Bloomberg’e verdiği demeçte
Frosig “Artık büyük yaygara koparılmıyor, ki bu harika. Mevduat fazlasının 4,9 milyar doların üzerinde olduğunu söyleyen Frosig, “Bu meblağdan bedel almamayı bankamız kaldıramaz” diyor. Frosig, Danimarkalı tüketicilerin bankada para tutmak için bedel ödediklerini ancak aynı zamanda dünyanın en düşük mortgage faizlerine sahip olduklarını ekliyor.