Elle tutulur reform AB yaptırımını engeller
Doğu Akdeniz’de büyük doğalgaz keşiflerinin ardından başlayan siyasi kördüğüm ve AB’nin Türkiye’ye yönelik olası yaptırımlarına ilişkin bilmece bu hafta çözülüyor. DÜNYA’ya konuşan uzmanlara göre büyük yaptırımlar beklenmiyor ve elle tutulur reformlar yaptırımları engelleyebilir.
Hilal Sarı |Bu hafta 10-11 Aralık tarihlerinde gerçekleşecek Avrupa Birliği zirvesinde, birliğin Türkiye’ye uygulamayı planladığı yaptırımlara ilişkin kararının netlik kazanması bekleniyor. Dün bir araya gelen AB dışişleri bakanları perşembe ve cuma günü gerçekleşecek zirvede yaptırım uygulamak için zemin olup olmadığını değerlendirdi ancak kesin bir sonuç zirve öncesi beklenmiyor. 26 Kasım tarihinde Avrupa Parlamentosu üye ülkelerin liderlerine yaptırım çağrısı yapmıştı ancak Reuters’da yer alan bir analize göre Oruç Reis’in limana dönmesi ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın diyalog çağrısı AB’nin şimdilik yaptırımları askıya almasını sağlayabilir.
Öte yandan bazı AB kaynakları, Fransa ve Yunanistan’ın öncülük ettiği yaptırımcı bloğun isteklerinin gerçekleşebileceğine işaret eden değerlendirmeler yapıyor: Kıdemli bir AB yetkilisi Reuters’a verdiği demeçte “Durumun ekimden bu yana kötüleştiği görüşüne karşı çıkan bir AB hükümeti bilgim dahilinde yok. Gerçekleşmeyecek bir değişikliği talep ediyoruz” derken, başka bir AB yetkilisi ise Türkiye’ye yaptırım uygulanmasına karşı çıkan Almanya’nın bile “sabrının sınırları olduğunu” söylüyor. DÜNYA’ya konuşan uzmanlar ise mevcut durumda marjinal değişikliklere yol açacak büyük yaptırımlar beklemese de, elle tutulur reformların yaptırımları engelleyebileceği değerlendirmesini yapıyor.
“Mülteci konusu ve pandemi radikal bir yaptırımı engeller”
Bilgi Üniversitesi Avrupa Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Ayhan Kaya: Mülteci sorununun yaşanmaya devam ettiği ve öncelikli sorun olarak kaldığı bir zaman diliminde zirveden mevcut durumu radikal bir şekilde değiştirecek bir yaptırımın çıkmasını pek beklemiyorum. Mülteciler konusunun yanı sıra mevcut pandemi koşullarının da etkisiyle yaptırım veya benzeri sert kararların çıkacağını sanmıyorum. Her ne kadar AB Komisyonundan, Fransa’dan ve Alman Dışişleri Bakanlığından yaptırımın olabileceği şeklinde bazı işaretler gelse bile Devlet Başkanları düzeyinde yapılacak olan Konsey Toplantısında mevcut durumu çok değiştirebilecek ve geleceği ipotek altına alacak radikal değişiklikler beklemiyorum.
Almanya, İspanya, İtalya gibi ülkeler Türkiye ile olan ikili ticari ilişkilerini devam ettirme konusunda kararlılar. Fransa’nın da Türkiye ile olan ticaret hacminin yine ilişkilerde belirleyici olması gerekirken, (Emmanuel) Macron son dönemde daha çok iç politik hesaplarla Erdoğan ve İslam karşıtı bir söylemi kullanarak sağ popülizme kayma eğilimi gösteren Fransa seçmenini konsolide etmeye çalışıyor gibi görünüyor. Öte yandan, Yunanistan, Avusturya, Slovakya gibi birtakım ülkeler de Fransa ile birlikte hareket etme eğilimi içinde olduklarını gösteriyorlar.
“AB zeytin dalına inanmayabilir”
Türkiye zirve öncesinde sondaj gemisini geri çağırdı. Böyle bir manevranın etkili olacağı düşünülürken, AB çevrelerinde pek de inandırıcı olmayan şekilde Cumhurbaşkanlığı nezdinde Türkiye’nin yerinin AB olduğu şeklindeki bir zeytin dalı uzatmayı tercih etmiştir. Ancak, gelinen noktada bu tür söylemlerin artık AB çevrelerinde inandırıcılığının kalmadığının Türkiye’deki yönetici siyasal elit tarafından bilinmesinde fayda bulunmaktadır. Türkiye’nin uluslararası alanda bu denli yalnızlaştığı bir zaman diliminde AB ve ABD’ye yakınlaşma çabaları göstermesi anlaşılabilir, ancak bu çabaların demokratikleşme, liberalleşme, şeffaflık, hesap verebilirlik şeklindeki daha somut birtakım reformlarla ve çabalarla desteklenmesi gerekir. Zirveden yaptırım kararı çıkarsa Türkiye’deki siyasal iktidarın AB’yi istikrarsızlığa itecek birtakım manevralar yapması söz konusu olabilir. Bir yandan Türkiye diasporasındaki radikal bazı unsurları harekete geçirmenin yollarını arayabilir, diğer yandan yeniden mülteci kartını gündeme getirebilir.
“Kalan 6 vize kriterine ilişkin açıklama gelse etkili olur”
İktisadi Kalkınma Vakfı Başkanı Ayhan Zeytinoğlu: Şimdiye kadar AB’nin Doğu Akdeniz’deki taraflı tutumu nedeniyle Türkiye konuya ilişkin pozitif gündem yaratmaya çok sıcak bakmamıştı. Ancak yeni ekonomi yönetiminin yabancı sermaye yatırımlarını çekmek için kolları sıvaması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünkü açıklamalarından aldığımız güvenle şunu söyleyebiliriz: Ayın 10’undan evvel vize serbestisi için kalan altı kritere ilişkin önemli bir açıklama, zirveden çıkacak sonuçta etkili olabilir. Bu altı kriter şöyle: Terörizmin tanımı, Europol-Türk polisi anlaşması, yargı sistemlerinin arasındaki ilişki, yolsuzlukla mücadele, kişisel verilerin korunması kanunu ve geri kabul anlaşması. Bu maddelerin birçoğunda üç dört yıldır çalışmalar sürüyor zaten. En sıkıntılısı terörizmin tarifi ne ilişkin kriter. Şu anda zaten seyahat serbestisi COVID-19 nedeniyle kısıtlı olduğu için bu anlamda güzel bir fırsat var. Bu kriterleri zirve öncesi AB normlarına yaklaştırırsak, hem AB’nin hem de dünyanın en önemli ekonomilerinden biri olan Almanya’nın da desteğiyle Türkiye’ye yönelik yaptırım çıkma şansının oldukça düşük olacağını öngörüyorum. İKV olarak yaptığımız anketlerde Türk halkının yüzde 67’sinin hala AB tam üyeliğine inandığını ve istediğini görüyoruz. Ancak sadece yüzde 30 kısa vadede tam üyelik elde edilebileceğine inanıyor. Fransa dışında, Türkiye’de yatırımı olan Almanya gibi üyeler yaptırım taraftarı değil. Almanya hala Türkiye ile yaptırımla değil diyalogla ilişki kurulması gerektiğini düşünüyor.
“İki tarafın çabasıyla gidişat tersine çevrilebilir”
Avrupa Parlamentosu’ndaki AB-Türkiye Dostluk Grubu Başkanı Ryszard Czarnecki, Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki ilişkilerde “ufak bir ilerlemenin” bile diyalog ve müzakere için fırsat penceresi açacağını söyledi. Siyasi anlamda tam olarak olmasa da sosyal ve ekonomik olarak “Türkiye’nin yeri Avrupa’dadır” diyen Czarnecki, AA’ya yaptığı açıklamada özellikle Doğu Akdeniz’deki gelişmelerden sonra ilişkilerde görülen geri gidişin her iki tarafın da hamleleriyle tersine çevrilebileceğini söylüyor.
Erdoğan: Tribünden izleyemeyiz, uzattığımız eli havada bırakmayın
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Akdeniz’deki egemenlik alanı anlaşmazlığında Türkiye’ye yaptırım başlatılmasını ele alacak AB zirvesi öncesinde Türkiye’nin diplomasiden yana olduğunu ve Akdeniz’deki sorunları bölgedeki tüm aktörleri aynı masa etrafında buluşturarak çözülebileceğine inandıklarını söyledi.
Uluslararası Üniversiteler Konseyi ve Akdeniz Üniversitesi tarafından düzenlenen Doğu Akdeniz Çalıştayı’nda yayımlanan video mesajında, Erdoğan Türkiye’nin Akdeniz’de yaşanan gelişmeleri tribünden izlemesinin mümkün olmayacağını vurguladığı konuşmasında “Akdeniz’deki sorunları... bölgedeki tüm aktörleri aynı masa etrafında buluşturarak çözebileceğimize inanıyoruz... Zira diplomasi ve müzakere bizi ortak paydada buluşturacak en kestirme, en garanti yoldur” ifadelerini kullandı ve AB liderlerine atıfta bulunarak “Muhataplarımızdan Türkiye’nin uzattığı bu eli havada bırakmamalarını bekliyoruz” dedi ve AB liderlerini yaptırımdan ziyade diyalog yolunu izlemeye çağırdı.
Türkiye’yi “Antalya sahillerine hapsetmeyi amaçlayan planlara da karşı çıkılacağını ve tehdit ve şantajlara boyun eğilmeyeceğini, emperyalist yayılmacılığa izin vermeyeceklerini muhataplara ifade ettiklerini” dile getiren Erdoğan başta Yunanistan olmak üzere Akdeniz’de komşumuz olan tüm ülkeleri bu meseleyi “sıfır toplamlı bir oyun” olarak görmekten vazgeçmeye çağırdı ve sözlerine şöyle devam etti: Sağduyu, samimiyet ve aklıselimle hareket edildiğinde, herkesin hakkını koruyan, kazan-kazan temelli bir formül bulabileceğimize inanıyorum.”
“Konferans teklifi hala geçerli”
Aynı toplantıda konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’nin Akdeniz’deki egemenlik paylaşımı hakkında uluslarararası konferans düzenleme teklifinin hâlâ geçerli olduğunu ifade ederek, “Cumhurbaşkanımız bu dönemde bile AB’ye ortak konferans düzenleme teklifinde bulundu. Sadece Avrupa değil, Akdeniz’e kıyısı olan ülkeler değil, şirketlerin katılımını da teklif ettik. Şimdi AB ile çalışıyoruz” dedi. Çavuşoğlu konferans teklifi hakkında baka ayrıntı vermedi. Türkiye, Enerji Bakanı Yardımcısı Alparslan Bayraktar’ın aynı toplantıda verdiği bilgiye göre gelecek yıl Akdeniz’de sondaj faaliyetlerine devam etmeyi planlıyor. AB zirvesi öncesinde sismik arama gemisi Oruç Reis limana çekilirken, diğer gemi Barbaros Hayrettin sismik arama faaliyetlerine Kıbrıs adasının batısında devam ediyor.