Beyrut patlaması Lübnan'daki krizi daha da derinleştirecek
Uzun bir süredir krizle boğuşan Lübnan ekonomisine bir darbe de felaket boyutundaki patlamadan geldi. Beyrut Limanı’nda önceki gün gerçekleşen patlamanın ülke ekonomisindeki krizi daha da derinleştireceği yorumları yapılıyor.
HİLAL SARI
Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta ülkenin en önemli limanında gerçekleşen patlama, zaten tarihinin en derin krizlerinden birinde olan ve COVID-19 pandemisiyle de boğuşan Lübnan ekonomisinin sorunlarını daha da derinleştirecek. Beyrut Limanı'nda gerçekleşen patlama bir depoda bekleyen 2750 ton amonyum nitratın patlaması sonucu meydana geldi. En az 135 kişinin öldüğü ve 4 binden fazla kişinin yaralandığı olayda onlarca kişinin de molozların arasında mahsur kalmış olabileceği düşünülüyor ve arama kurtarma çalışmaları devam ediyor. Patlamanın Kıbrıs'tan bile hissedildiği belirtildi. Beyrut Valisi Mervan Abbud, patlama nedeniyle başkentte yüzbinlerce kişinin evini terketmek zorunda kaldığını belirtti. Abbud'a göre patlama 3 ila 5 milyar dolarlık zarara neden oldu.
Lübnan Cumhurbaşkanı Michel Aoun patlamaya ilişkin yaptığı açıklamada bunun bir saldırı mı yoksa kaza mı olduğuna ilişkin bilgi vermedi ancak bir depoda güvenli olmayan koşullarda depolanmış 2750 ton amonyum nitratın patlamaya neden olduğu bilgisini verdi. Yaklaşık beşte biri mülteci olan 6,5 milyon nüfuslu ülkede üç günlük yas ilan edilirken Beyrut'ta iki hafta süreyle OHAL ilan edildi. Sosyal medyada İsrail'in bu saldırıyı düzenlediğine ilişkin iddialar ise İsrailli yetkililer tarafından yalanlandı ve “İsrail'in bu olayla hiçbir bağlantısı yok” açıklaması yapıldı. ABD Başkanı Donald Trump ise generallerinin kendisine bunun bir saldırı olabileceğini aktardıklarını söyledi. Sosyal medyada patlama anına ilişkin görüntülerde mantar bulutunun oluşması nükleer patlamaları hatırlatırken, uzmanlar mantar bulutun birçok patlamada meydana gelebileceğini belirtiyor.
Haziranda enflasyon yüzde 90'a dayandı
Ülkenin en büyük limanında gerçekleşen patlama, ithalata bağımlı Lübnan ekonomisinin gıda, medikal ekipman ve diğer zaruri ürünlerin nasıl tedarik edileceğine dair endişeler de doğuruyor. Yerel medya ülkenin elinde sadece 1 aylık tahıl stoğu kaldığını yazdı. Otellerin yüzde 90'ının kullanılamaz hale geldiği belirtiliyor. Lübnan lirası sadece haziranda yüzde 60, ekimden bu yana yüzde 80 değer kaybetti. Karaborsada dolar bulmak çok daha zorlaşan ülkede COVID-19 pandemisinin de etkisiyle işsizlik ve yoksulluk daha da tırmanıyor. Geçen yıl ekim ayında ekonomik sorunlara bağlı büyüyen toplu gösteriler haziranda enflasyonun aylık yüzde 20, yıllık yüzde 89,74 olarak açıklanmasına paralel tekrar başlamıştı. Merkez bankasının rezervlerine başvuran hükümet buğday, yakıt ve ilaç için teşvik vermeye başlamıştı. Yakıt kısıtları ve ekmek kuyruklarının olağan bir durum haline geldiği ülkede elektrik kesintileri de sık karşılaşılan bir durum.
IMF ile 10 milyar $ görüşmeleri askıda
Geçtiğimiz mart ayında Eurobond ödemesini yapamayan ülke Uluslararası Para Fonu ile 10 milyar dolarlık bir kredi programı için görüşmeye başlamıştı. Ancak hükümetin fonların ülkeye yönlendirilmesi için uygulamak zorunda olduğu reformları uygulama konusunda uzlaşamaması nedeniyle görüşmeler hala nihai bir sonuca varamadı. 2018'de uluslararası bir bağış konferansına ev sahipliği yapan Fransa, konferansta ülkeye 11 milyar dolar kredi ve hibe taahhüt edilmesini sağlamış, ülkenin tek opsiyonunun IMF kredisi olduğunu belirtmişti.
Yetkililer, Beyrut'taki patlama sonrası da ülkeye yardım gönderebileceklerini söyledi. Türkiye, Katar, Mısır, Ürdün, Irak, İran, ABD ve İsail'den de yardım teklifleri ve dayanışma açıklamaları yapıldı.